@Vigo: şaka yapmıyordum.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Kağıthane gibi bir yerde oturduğum için silah seslerini Türkiye ya da ıstanbul ortalamasının epey bir üstünde duyuyor, yaşıyorum. Maç kaybedildikten sonra da epey bir havaya ateş edildi. Yani maç sadece mazeret, kazansak da kaybetsek de öküz öküzdür. Ancak kaybettiğimizde bir kişi fazladan yaşayacaksa kaybedelim derim. En kötü ben vurulurum diye düşünüyorsunuz belki ama benim korkum eşimin, 1 yaşındaki oğlumun ya da diğer bir yakınımın haberini almak.
Geçenlerde "magandalar" başlıklı bir haberde 16 yaşındaki genç bir çocukla yapılan röportaj vardı. Çocuğun tipini, konuşmasını düzgün görmüşler (ki düzgündü), "havaya ateş edenler hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordular. Belli ki amaç havaya ateş edenleri eleştirmek olan bu haberde çocuktan kınama bekliyorlar. Ama öyle olmadı. Çocuk dedi ki "ne yalan söyleyeyim, ben de bu son maçta çıktım dışarı, sıktım birkaç el. daha önce hiç yapmamıştım, ilk defa yaptım". Röportajı yapan hatun sordu "neden?" diye. "Babam elime kurusıkıyı verdi, çık birkaç el ateş et dedi" diye yanıtladı çocuk. Sonra da "kurusıkı sonuçta..." şeklinde devam etti. Ben de gençlerimizin belli bir kesiminden ümidi kestim o anda.