Function 2006
-------------
ılk adımlar
-----------
Bu partiye gitme olayı tamamen ufak bir şakadan çıkmıştı aslında. Gargaj'a
MSN'de, "Assembly, Breakpoint ve Euskal'dan en falza birine gitme şansın olsa
hangisine giderdin?" diye sordum ve bana "Hepsini unut, Function'a gel."
demişti. Tabii en başta ben tamamen geyik olayına getirmiştim fakat daha sonra
bir şekilde böyle bir girişimin Breakpoint'deki gibi [fuckings to St. Benoit]
bir tarafımda patlaması ihtimalinin daha az olduğunu farkettim ve kimseye haber
etmeden bir deniyeyim istedim. Önce ne kadar edebileceğini hesapladım, uçaktan
az bi korktuğum için en başta tren tercih etmiştim fakat sonra uçağın ulaşım
açısından çok daha rahat olacağını düşündüm ve uçak kullanmaya karar verdim.
Okulun ilk iki gününü kırıp Macar konsolosluğundan bir haftalık bir vizeyi
yırttıktan sonra hemen THY'den biletimi ayırttım. Uçak tam bir hafta sonra
kalkıyordu ve açıkçası o bir hafta hiç geçmedi sanki :).
Macaristan'da ilk saatler
-------------------------
Yaklaşık 1:45 saat sonra Budapeşte, Ferihegy havalimanındaydım. ılk iş olarak
bir harita aldım ve Function'ın olması gerektiğini "düşündüğüm" [evet tamamen
adrese bakarak yaptım bunu] yeri işaretledim. Sonra haritaya ve sitedeki tarife
göre gitmeye başladım. Metroyla Köbanya-Kispest'den Hatar Ut'a geçtim ve 66 nolu
otobüsü aramaya başladım derken üniformalı biri [hareket amiri falandı sanırım]
bana 66 nolu otobüsün olmadığını söyledi ve nereye gitmek istediğimi sordu
[Ingilizcesi bayağı bozuktu ve eminim söylemek istediğini tam söyleyemediği için
az sonra okuyacağınız problemlere neden oldu.], adama "Hosök tere" dedim ve bana
67 nolu otobüsü gösterdi ben de eleman zaten üniformalı, doğrudur herhalde diye
güzargahı sormadan bindim. Otobüsten indiğimde saat 16:30 falandı sanırım ve
karşımda iki müze, ortada ise bir rus heykeli duruyordu. O an Gargaj'ın
bahsettiği gibi bir yerde olmadığımı farkettim ama küçük bir şehirde başka
Hosök tere olamazdı değil mi?! Neyse yaklaşık 2 saat boyunca yolun sağına ve
soluna doğru yürüyerek gördüğüm herkese Tancsics Mihaly kültürmerkezini sordum.
Ne hikmetse herkes "bilmiyorum" cevabını veriyordu. Ben de az stres yapmıştım
o yüzden gidip bir müzeye internetten bakayım dedim adrese bir daha. Ama o da ne
koskoca Macaristan'ın müzelerinde ve iş yerlerinde ki bunlar Budapeşte'nin
göbeğinde internet YOK! Ben iyice stres yapmıştım ki, konuşmacı olarak müzeye
davet edilmiş adını bile bilmediğim bir adam benim için taksi çağırdı, GPS'den
Budapeşte'deki tüm Hosök tere'leri buldurdu ve Tancsics Mihaly'e beni
götürmesini istedi taksiciden [Not: Budapeşte'de tam 5 adet Hosök tere var (!?),
Macaristan'a giderken kesinlikle gideceğiniz yerin GPS koordinatlarını da alın,
tüm City-Cab'lerde GPS mevcut.]. Sonra taksici gitmek istediğim yerin yaklaşık
30 km uzakta olduğunu belirtti ve 35€ kadar tutabileceğini söyledi. Benim hala
daha tanımadığım adam hayatımın kıyağını geçti ve taksiciye önceden ödedi parayı
:) [Greetings to Good-old-man!]. Neyse işte saat 19:45 gibi Function'a varmayı
becerdim.
Ve FUNCTION!
------------
Tancsics Mihaly Müvelödesi Haz yazan kapıdan içeri girdikten sonra karşıma direk
Gargaj çıktı ve doğru yerde olduğumu anladım :). Ufak bir tanışma faslının
ardından Sleeping Room'a çıkıp bavulumu bir yere salladım ve direk partiye
daldım. Girdiğimde gözüme çarpan ilk şey, daha doğrusu kişi o karanlıkta sapsarı
saçlarıyla bir laptop ekranına bakan Melwyn'di. Direk yanına ışınlandım ve
tanıştıktan sonra baya süper geyik çevirdik. Aynı masayı paylaştığı üç Fransız
eleman daha vardı. Onlarla da tanıştım ki bunlar, Metapat, Dax ve Tsr'dı
[Greetings to Demoscene.tv!]. Sohbete onlar da katılmıştı ki oldukça ilginç
Fransızca konuşan bir eleman daha kaynadı araya onla da tanıştıktan sonra o
kişinin Santa/TRSI olduğunu öğrendim. Anlayacağınız partideki en kral geyik
başlamıştı. Demoshow başladıktan sonra hepimiz pizzaları aldık ve dev ekranın
önünde toplandık. ılk arayla beraber dev ekranın arkasına fırladım ve Conspiracy
ekibinin geri kalanlarıyla da tanıştım ve ayak üstü bir geyik de orda çevirdik.
Derken, Gargaj releasemizi görmek istediğini söyledi ben de göremeyeceğini çünkü
olmadığını belirttim ve bunu söylerken arkamda Archee'nin 64k'sını görmek beni
yıktı açıkçası. Saat 1:30, 2:00 gibi yukarı çıkıp yattım. Ertesi gün kalktığımda
[7 Ekim Cumartesi] ilk BoyC/Conspiracy'yi gördüm ve bana sessiz bir şekilde
Orga Room'a gelmemi söyledi. Orga Room'da hayvan gibi bir masada 5 bilgisayar
uyuyan bir Gargaj ve Zoom gördükten sonra bir koltuğa oturdum ve a.d.d.i.c.t 3'ü
kullanma fırsatı buldum. Açık konuşayım .werkkzeug1'den çok daha kral bir tool
çıkıyor meydana. Neyse, yaklaşık 1 saat kadar a.d.d.i.c.t'i kurcaladıktan sonra
aşağı indik ve S!P'la karşılaştım. Nuke, TMB ve Haddoc sanki 10 yıldır
birbirimizi tanıyormuşuzcasına sıcaktılar. Dışarıda iki bira içip, içeri girdik.
Sonra Retro Graphic/Music compo başladı. Neurosis'dekilerle de tanışıp Cubes
demosunun kodlarını inceledim. Retro compolara oy kullanmamayı tercih ettim.
Sonra Oldskool Game Compo için Gargaj katılımcı avındaydı ben de bir şansımı
deneyeyim dedim. Ancak hayatımda neredeyse hiç C=64 kullanmadığım için ve de
bana gelen joystick'in biraz alışılmadık olmasından dolayı [top şeklinde bir
joystick'ti] ilk turda elendim. Yine de çok eğlenceliydi. Daha sonra
Hand-drawn Graphics ve Freestyle Graphics Compo vardı. Freestyle Graphics'de
oldukça sağlam ürünler vardı, hele bir şehir manzarası vardı ki aşık oldum
resme. Aradaki 1 saatlik arayı geçirmek için dışarı çıkmış SDr ile yapay zeka
üzerine sohbet ediyorduk ve Metapat gelip benle röportaj yapmak istediğini
söyledi. Derhal kabul ettim tabii :). Röportaj sırasında "Sence Resident'ın
TR-PC-Scene'deki durumu nasıl?" gibi bir soru sordu ve "Çok bariz her gruptan
daha iyi!" diyerek bir iki de ufak reklam yaptım :). Röportajdan sonra DTV'yle
beraber içeri girip Melwyn ve Santa'yla toplaşarak masamızı hoparlörlere yakın
bir yere çektik. Tracked Music Compo başladı. Bu Compo'nun 1.si Macaristan'ın
en iyi grafikerlerinden biriymiş fakat adam hayatı boyunca GFX Compolar'da 1.
olamamış. Bu adamın track ettiği ilk müzikmiş ve herif 1. oldu :). Bununla
beraber Drc'nin [Kendisi Gargaj'ın kardeşidir] track etmiş olduğu Xalon'un
hastası oldum ve bu parti raporunu yazarken de hala dinliyorum. Xalon, compoda
ikinci oldu. Ardından hiç ara vermeden Streaming Music Compo başladı. Bizim
izleyici/dinleyici grubundan kimse ürünleri çok beğenmedi. Bu compo belki de
Function'ın en sönük composuydu. 1 saatlik bir ara daha oldu biz de dışarı çıkıp
biraz yemek aradık. Bulabildiğimiz en kaliteli şey bir Çin restoranıydı. Biz de
adını bile bilmediğimiz yemeklerden biraz biraz alıp yemeye çalışmaya çalıştık.
Geri döndüğümüzde Trx elinde mikrofon Melw'i çağırıp duruyordu. Live Act'i
olduğunu unutmuş Melw. Apar topar hazırlanıp atladı sahneye. Yaklaşık 1 saat
kadar kulağımın s*kilmesine dayandıktan sonra başım ağrıdı ve az bi dinlenmek
için yukarı çıktım. Gem beni uyandırmasaydı belki de tüm compoları kaçıracaktım.
Aşağı indiğimde 4k Intro Compo'nun sonuydu. Ama asıl compolar kaçmamıştı. 64k
Compo beklediğim gibi geçmedi aslında, geçen yılki componun ürünleri daha
iyiydi. ıki 64k vardı. Biri Archee'nin aşmış fiziklerle dolu introsu öteki ise
Chenmy1'in introsu. Compoda Archee 1., Chenmy1 2. oldu. Gargaj'la tatlı bir
Türkiye - Macaristan - Türkiye iletişim manyaklığı yaşadıktan sonra [olay şöyle:
Bizimkiler beni aramış ama telefonum kapalıydı. Annem de biraz akraba yardımıyla
Gargaj'ın telefonunu bulmuş :)] beraber Melwyn, DTV ve Santa'yla Demo Compo'yu
izledik. Traction'ın Uristen'den sonraki en tatlı Noise-Prod'u yapmış olduğunu
görmek çok çok hoşuma gitti. Compo'da 4. oldu ama bence daha iyi bir yer
hakediyordu. Neurosis'in Cubes demosu da aynı şekilde oldukça iyi sahneler
içeriyordu, biraz ismin yeni olmasından biraz da bazı bölümlerdeki klişelikten
olsa gerek 7. oldular ve bir demo vardı ki onsuz olmaz ama 9. oldu. Evet tabii
ki de Rob is Jarig'den bahsediyorum :). Compo çok çok manyaktı. Votesheet'imi
tamamlayıp Gargaj'a teslim ettikten sonra yukarıya tekrar uyumaya çıktım. Ertesi
sabah, parti yavaş yavaş toplanıp sonlanmaya başlamıştı. Biz de etrafta
kalan eşyalarımızı topladık ve ufak bir plan yaptık. Melwyn ve benim uçağım
bir sonraki gün kalkıyordu. Haliyle gece kalacak bir yer lazımdı. Neyse ki
Tsw çok güzel bir başka kıyak geçti ve kaldığı yurttaki Nightshift Demoshow'un
gerçekleştiği odada bize yatak ayarladı. Biz de Melw'le önce oraya gittik ve
yükümüzü bırakıp Santa ve DTV ekibiyle buluşmaya Moszkov tere'e gittik. Oradan
Fransızlar'ın ağız tadı iyidir, yemek kokusunu iyi alırlar gibi salakça bir
zihniyetle onların bizi götürdüğü yere gittik :) Ama harbiden güzel yere
götürdüler. Old-City'deki Osmanlı padişahının Viyana kuşatması sırasında öldüğü
kalede [kalenin girişindeki orjinal resimde Macar ımparator'u bizim bir padişahı
biçiyordu :)] güzel bir yemek yedik. ışin komiği biz orada geyiğin dibine
vurduk. Garsonları "Nigga aiyyo!" gibi ifadelerle çağırdıktan sonra tüm
garsonların anadili gibi ıngilizce konuşabildiğini öğrendik :D. Neyse ordan
ayrılıp dağılacaktık ki Gargaj aradı ve yakınlarda olduğunu, bir şeyler
yapabileceğimizi söyledi. Biz de meydana geri dönüp Gargaj ve Tsw ile buluştuk
ve bir Pub'a girdik. Bütün gece içip bardak altlıklarıyla frizbi oynadıktan
sonra son bir kez vedalaştık ve herkes dağıldı. Ertesi sabah uyanıp da Melw'in
Nintendo DS'de oyun oynadığını görünce uçağı kaçırmış olabileceğimden korktum.
Ama neyse ki tam vaktinde havalimanına gidip uçağa bindim [ne yazık ki...].
Ve böylece hayatımda ilk kez yabancı bir partiye gitmiş oldum. Aslında bol bol
foto da çekmiştim ama SD Card'ı partide kaybettim ya da Melw'in laptopda kaldı.
Son olarak eğer önümüzdeki senelerde Function'a gitmeyi düşünen varsa KESıNLıKLE
gitmelerini şiddetle tavsiye ederim. Belki bir Breakpoint, bir Assembly değil
ama çok manyak eğlenceli ve insanların süper yardımsever ve misafirperver
oldukları bir ülke ve parti.