6ncı Bölüm - Suwannukul
Herhalde filmin sonunda, bizi ters köşeye yatıracak bir katili arıyor olsak, bu olsa olsa Tesla'dır diye düşünürdüm. Her daim güleryüzlü, sivri çıkışları olmayan, beyefendi bir adam tam bu iş için biçilmiş kaftandır.
Ancak yaşadığımız dünya manipule edilmiş. Artık hercules monitörler yok, hatta mono-vga dahi yok. Bizi ters köyeşe yatırmak isteyenler, milyonlarca rengin arasında yaşıyorlar. Zaten kim olduğumuz bile ayrı bir problem.
Her neyse... Artık uyumam lazım, 5 saat uyku yetmiyor bana.
Living'i yapmaktan pişman değilim. Nefret etsem de...
Hydrogen 1.Ocak.2006
--------------------
7d4'den bir kaç hafta önce... Acıbadem
Endo, son bombayı patlattığında, Hydrogen'in önündeki blok yok olur ve dışarıdaki acımasız tankların bıraktığı misiller yüzünden iki böcek de o noktada can verirler. Datura, tarlasından bağırır. Yazın bakalım bana bir çentik daha.
Hydrogen, Endo'ya sinirle döner.
-Oğlum seninle ittifak yapılmaz. Bu gerçek, bir kez daha kanıtlandı.
-ıttifakı bozmadım ki. Sadece bir bomba koydum.
Hydrogen, uyuşmuş bileğini sıvazlar, ardından Joystick'in altını inceler.
-Ya bu gene Spectrum'a geçmiş. Siktir ya.
Endo haince gülerek puanlamayı not alır. Datura, az önce annesinin getirdiği elmadan bir dilim alır ve herkese nevaleyi hatırlatır. Hydrogen Joystick'i bir kenara koyar, divana yan uzanır ve bir dilim mandalinayı ışığa tutarak inceler.
-Neyse beyler biraz ciddi şeylerden konuşalım. Güvende miyiz?
Datura beklentiyle Endo'ya bakar. Ardından klasikleşmiş onaylamaz tavrı ile başını sallar ve bezgin hareketlerle ayağa kalkar. Açık olan pencereyi kapatırken, göz ucuyla dışarıyı kolaçan eder..
-Anormal bir şey yok. Her zamanki gibi.
Hydrogen, siyah askılı çantasından çıkardığı 5,25'lik bir disketi parmağında çevirerek söze başlar.
-Moldibiler, şu işaret mevzusu. Uzun zamandır gözümüzün önünde duruyormuş.
Hydro, disketi Endo'ya uzatır. Endo, 5,25'i drive'a koyar. F1-f7 ile fastload modunda yükler. Bir süre sonra ekrana yavaş tempolu bir intro gelir.
Intro geçildikten sonra, ilginç tasarımlı bir collection ekrana gelir ve Datura sorar.
-Bu ne oğlum kafamı buluyorsun bizle ya. Allah allah. Bu müzik collection değil mi? Nightlord'ların grubun.
Hydrogen sırıtır. Evet, dikkatli baksanıza.
Endo monitöre yaklaşarak inceler.
-Kızı güzel pixellemiş. Renkler tuhaf ama. Gene de güzel. Kaç yılında çıkmıştı bu.
-96. O kızı siyah beyaz monitörde çizmiş de ondan. Her neyse, beyler anlamadınız mı ya. Müzikleri karıştırmayın boşuna.
Datura, kollarını kavuşturur ve bir süre sessiz izledikten sonra, Hydrogen'a döner.
-Ya oğlum söylesene ya Allah Allah, hasta etme adamı.
Hydrogen, son iki dilimi ağzına atar ve ukala bir edayla sırıtır...
-Nota göre bu, grubun ilk stuffı. Peki... ısmi ne collection'un?
Altta swing eden logoyu inceleyen Endo'nun göz bebekleri büyür.
-Kaç... Kaç kişiye gitti bu acaba...
Endo ve Datura şaşkınlık içinde birbirlerine bakakalırken, bu soğuk bahar gecesinde, gri bir kedi pencerenin hemen önünden aşağıya, toprağa zıplar. Moldibilerin sokağı her zaman olduğu gibi sessizdir. Evin önünden geçen
yokuşun eğimi öyle enteresandır ki sonu görünmez, sanki sokak hiç bir yere gitmez.Yokuşa yüzünü veren biri, Çamlıca'nın tepelerindeki değişik boylardaki radyo antenlerini görebilir. Bu antenler, yüzlerce geveze DJ'in saçmalamalarını, ıstanbul'un çeşitli yerlerine, sessiz bir şekilde gönderirler...
Küçük bir büyülü sokaktır orası. Her daim esen soğuk rüzgar kulaklarını ısırdığında, yürümen gerektiğini anlarsın...