Müziğin, daha doğrusu müzik türlerinin temel kurallara, kalıplara bağlı olması aslında çok mantıklı birşeydir. Bunun nedenini aşağıdaki paragraftan sonra açıklayacağım.
Forumdaki herkesin Death dinlemediğini (tür değil, gruptan bahsediyorum) varsayarak açıklama ihtiyacı duyuyorum, Death grubunun gitarist ve vokalisti, frontlinerı, belkemiği olan (rahmetli) Chuck Schuldiner bu konuda güzel bir örnektir benim için. Müziğe ilgisi küçük yaşlarda başlamış ve sonunda gitar dersi almaya karar vermiş. 2 saat süren aldığı ilk ders hayatında aldığı son gitar/müzik dersi olmuş. Bakmış hocası ona daha önce başkalarının bestelediği parçaları çaldırıyor, o anda vazgeçmiş ders almaktan. Almış gitarını eline, hem enstrumanı çalmayı, hem de "müziği" kendisi keşfetmiş. Sonuç? Death isimli bir grup ve aynı ismi taşıyan ve sonrasında binlerce mensubu olan yeni bir müzik türü (*).
Bu şekilde bakıldığında işin ideali bu gibi gözüküyor. Herkes eline alsın bir enstrumanı, kendi tekniğini geliştirsin ve hiçbir kalıba bağlı kalmadan kendi müziğini ortaya koysun. Peki bunu 6-7 milyar insandan kaçı yapabilir? 10? 20? Eğer daha fazla olsaydı şu anda 1000lerce birbirinden tamamen farklı müzik türü olurdu. Her yüzyılda 5-10 kişi çıkıp radikal bir müzik türü ortaya koyuyor ve geri kalan herkes onların oluşturduğu kalıplar üzerinden yürüyerek devam ediyor. Ben de onlardan biriyim. Geçiyorum klasik müzik dehalarını, yakın zamandan yaşı yaşımıza uygun biri olarak (yaşasaydı olacaktı) Chuck Schuldiner'ın müzikal dehasına sahip bir kişi var mı aramızda? Yok, olmadığı çok açık. Bu durumda bu konuyu uzatmanın alemi de yok.
*: Chuck ile yapılan röportajlarda Chuck, Death türünü ilk bulan grubun kendisi olmadığını, Celtic Frost olduğunu savunmuştur. Ancak ben ve benim gibi birçok kişi bunu kabullenmez.