the scene > 7dx
7dx 2010: Parti Sonrası
nightlord:
Pixel Grafik Yarışması
Moganda
Savagery’nin başka birkaç çalışmasını daha önceden commodore.gen.tr forumunda görmüş ve beğenmiştim. O yüzden bu compodaki çalışmasını merakla bekliyordum.
Çok sevimli bir piksel işi. Bu çalışmayı karikatürizasyon ve tasarım açısından değerlendirirsek çok çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Karakter tasarımı bence şahane. Bir elde rakı öbür elde tesbih gerçekten çok leziz. Ayrıca genel kompozisyon, arka plandaki dünyanın yuvarlak olması, karakterin yüz ifadesi falan hep alkışlanacak güzellikte.
Öte yandan malesef pikselleme tekniği olarak bazı zaaflar var. Öncelikle beğendiğim bazı diğer pikselleme detayları arasında, bıyıklardaki tonlama, rakı bardağındaki cam hissi, karakterin sağ dizindeki tonlama var. Ancak grafiğin büyük bölümünde hiç anti aliassing yapılmaması grafiği amatör gösteriyor. Böyle karikatürize flat tonlamalı çalışmalarda bile yüksek kontrastlı renk sınırlarında (mesela gökyüzü ve ay arasında veya gokyuzu ve beyaz atlet arasında vs) mutlaka anti aliasing yapılmalı. Mesela karakterin şortundaki kıvrımları yaparken yapılan antı aliasing gibi.
Bu kenarlarda daha smooth bir tonlama ve daha hareketli bir tarama ile compoda başa güreşebilecek bir iş olabilirdi. Bence bu haliyle de daha yukarıda olabilirdi. Savagery’ye tebrikler.
F16
Enteresan bir çalışma. Benim çok tarzım sayılmaz o yüzden yazacağım çok birşey yok. F16’nın formu çok ustaca yapılmış. Bulutlar ve güneş de öyle. Zemindeki tonlama da amaca uygun.
Duyduğum kadarıyla bu çalışma Octopus tarafından çook uzun yıllar önce yapılmış. Zaten 90’larda bir oyunun yükleme grafiği olabilecek nitelikte ve atmosferde bir çalışma. Belki Octopus tekrar piksel yapmaya döner.
Hydrogen’s C64
Tek kelime ile muhteşem bir piksel işi. Klavye tuşlarındaki inanılmaz piksel tekniği, monitör ve kasadaki gölge ve parlamalar inanılmaz usta işi. Ben parti boyunca Arcane ile bir iki kere muhabbet edebilmiştim, bir ara “neyse ben pikselime döneyim” diyerek kalktığında heyecanlanmıştım, “ne yapıyor acaba” diye.
Resmen makine ekrandan fırlayacak gibi görünüyor. Kontrast ile bu kadar ustaca oynanabilirdi.
Hala klavyeye baktığımda oradaki tuşları nasıl piksellediğine akıl sır erdiremiyorum. ınanılmaz bir ustalık.
Bu arada logo tasarımındaki güzelliği de es geçmeyelim. Özellikle a ve n harflerindeki simetri ve yeşil tonlardaki düşük kontraslı modernistik tarama çok hoşuma gitti.
Bu benim bu yarışmadaki favorimdi. Glance ürünü olduğu veya C64 ürünü olduğu için duygusal davranıyor olabilirim belki ama gerçekten inanılmaz ustalık fışkıran bir ürün olduğunu düşünüyorum. Arcane sen nasıl bir adamsın.
Rally Team
Yine çok iyi bir çalışma, arabanın formu kusursuz. Işık ve gölgeler çok çok iyi. Bazı detaylar çok çarpıcı. Mesela farlardaki tonlama, tamponun sol alt bölümündeki gölgeleme falan harika. Tahminen bir fotograf model olarak kullanılmış olmalı.
Arabanın muhteşemliğine karşın arka plandaki yol ve çalılar bana biraz zayıf kalmış gibi geldi. Deluxe paint’te bir fırça yapılıp hızla boyanmış. Tabi yine bu da 90 başlarından bir çalışma olduğu için o zamanın estetiğine göre değerlendirirsek bu normal.
Sanırım compoda bu resmi birinci yapan faktör arabanın kusursuz formu ve ışıklandırması oldu. Daha önce de dediğim gibi Octopus’un tekrar piksel yapmaya dönmesi dileğiyle.
nightlord:
Müzik Yarışması
Violin Edge
ılginç bir çalışma. Tam olarak ne yazacağımı belirlemekte zorlanıyorum. ılk dikkatimi çeken şey, başta ve sondaki rüzgar sesi efektini sevmediğim. Kompozisyon olarak fena bir parça değil. Kendini fazla tekrar eden yerler yok. Hayli dinamik bir akışı var.
Bana göre parçanın cok güzel bir parça olmasını engelleyen iki büyük eksik var. Birincisi mix. Özellikle orta bölümde kullanılan bütün enstrümanlar mid frekanslarda birbirine karışıyor. Ayrıca bas gitar sesinin daha açık olması gerektiğini düşünüyorum.
ıkinci büyük problem ise parçanın akılda kalıcı ön planda dikkat çeken bir melodisi olmayışı. Ben her zaman melodi olmasını savunan bir insan değilim bazen parçalarda armonik-kontrapunta sekanslarını çok severim. Fakat burada açık şekilde önde melodi olarak yazılmış sekanslar var. O sekansların yeterince güçlü melodiler olmadığını düşünüyorum. Çok fazla değişiyorlar, ve çok uzun atlamalar yapıyorlar.
Dolayısıyla aslında bayağı dinamik ve enteresan alt yapısı olan bir parça, daha usta bir mix ve daha odaklı melodiler ile çok daha iyi olabilirdi.
SOS
Daha Trance havalı bir parça. SOS sinyalini kullanma fikri ilginçti. Yine alt yapısı gayet atmosferik. Ritm için kullanılan padler hoşuma gitti. Lakin Leonard’ın diğer parçası kadar dinamik bir parça değil bu. Tabi bu birazda electronic müzik janrasının daha tekrarlı olmasından kaynaklanıyor.
Malesef Violin Edge’deki melodi problemi bu parçada da çok güçlü şekilde var. Bana göre Violin Edge, compoda SOS’in önünde yer almalıydı.
Her iki parçada da biraz acelecilik sezdiğimi söylemeliyim. Böyle oturulup bir akşamda 3 saatte yapılmış parça izlenimi var. Leonard arkadaşımıza naçizane önerim parçalara daha fazla zaman ayırması. Belki de bunları o da benim gibi partiye yetiştirmek için tam bitirmeden gönderdi bilemiyorum. Ama bence her iki parçanın da daha en az 3-4 saatlik işi var.
Puppets’ Show
Çok atmosferik ve usta bir girişle başlıyor parça. Derken 0:30 civarlarındaki garip pıtch bendler beni atmosferden kopardılar. şu genel iki sesli arpej, bas ve ritm davullar çok başarılı. Öne giren keman melodisi de yine biraz akılda kalıcılık açısından zayıf olsa da yeterince iyi.
2:08 civarındaki transpose parçaya çok lezzetli bir dinamik getirmiş. 2:30 civarındaki geri dönüş de öyle. 2:50 civarında giren 2 sesli melodi parçanın en akılda kalıcı melodisi.
Tümüne bakınca gayet beğendiğim, güzel ve atmosferik bir çalışma olmuş. Mix’te daha iyi olabilecek şeyler var ama bu hali de baya iyi. ıki sesli arpejin sağ ve sola dağıtılması güzel. Bas birazcık daha açık olabilir. En azından 1.50 civarında giren elektro gitar lead’den sonra zayıf kalıyor. Bası o bölümde biraz daha yükseltse daha iyi olurdu sanırım. Fakat seslerin ayrımı gayet iyi. Frekans slotlama başarılı. Müzikle ilgili bana göre iyileştirilebilecek son nokta parçanın son bölümündeki bateriler. Çok “bilgisayar baterisi” şeklinde kalıyorlar. Daha “human” olmaları gerekiyor bence. Bunun için vuruşların şiddetleri ve zamanlamaları daha dinamik yapılabilir.
Gayet güzel bir parça. Allamulax’ın ellerine sağlık
In the Morning
Slowhand’in dönüşü bence kelimenin tam anlamıyla aslan gibi oldu. Slowhand zaten sound olarak çok iyi bir SID müzisyeni. Ben asıl Rising’deki müziğe daha çok vuruldum ancak In the morning de gayet güzel bir parça.
Bana göre tek eksiği bütün parçanın aynı ritm ve akor dizisi önünde devam etmesi. Sanırım kısa zamanda compoya yetiştirilmek için yapılmış olması yüzünden böyle bir durum var.
Fakat buna karşın compoda daha aşağıda yer alan parçaların neden önüne geçtiğinin çok basit bir nedeni var. Melodiler. Gayet leziz ve akılda kalıcı melodiler ile parça dinleyiciyle hemen bir bağ kuruyor.
Sağlam bir parça. Daha nicelerine diyorum.
nightlord:
ıllüstrasyon Yarışması
Dragon
Bence compolardaki en ilginç ürünlerden biriydi bu. Çok başarılı karakterler var yine bu resimde. Ekrana böyle bir karede canlı, huyu suyu olan karakterler koyabilmek gerçekten yetenek istiyor ve resim sanatının bence en tanımsız ve büyülü yönlerinden biri bu.
Teknik olarak da dikkatimi çeken boyamada kullanılan enteresan texturelar ve büyük dragonun bazı bölümlerindeki blur kullanımı oldu. Çizgiler de çok stilistik.
Çok eğlenceli bir çalışma. Caner Uyanık arkadaşımızın eline sağlık.
Siyam
Bu da yine çok enteresan texturelar kullanan bir çalışma. Ama yine dikkate ilk çarpan şey çalışmadaki karakterizasyon. Bas karakterin omzundaki dövmeden boynuna indirdiği gözlüklere kadar şahane bazı detaylar, arka plandaki dragonlar hep harika karakterizasyon örnekleri. Caner Uyanık arkadaşımızın gözle görülür bir “hikayelendirme” yeteneği olduğunu düşünüyorum.
Soldier
Önceki iki çalışmasından daha yoğun bir şekilde fırça tekniği kullanmış boyama için. Özellikle karakterin yüzündeki tonlamaya hayran oldum. Ayrıca be resimde kontrastların kullanımı çok güzel. Yüzdeki berrak tonlama ile vücudun geri kalanındaki daha bulanık boyamanın yarattığı kontrast da bence çok lezzetli. Yine hakim olarak soguk tonların hakim olduğu resimde yüz ve saçtaki sıcak renkler de çok güzel bir kontrast. Resimdeki genel ışık ve gölge yine çok başarılı
şunu söyleyerek bağlamalıyım. Bence bu üç eser bugüne kadar illüstrasyon dalında 7dx partilerine katılan en üzerinde uğraşılmış en iyi kaliteli ürünler oldu. Umarım seneye karşısına ona denk başka illustrasyonlar da çıkar.
nightlord:
Oyun Yarışması
The Last Soldier
Daha önceden örneklerini çok gördüğüm bir oyun mekaniği (XBOX Live Arcade’de en çok satılan oyunlardan bazıları). Bu oyun mekaniğinin iyi bir implementasyonu The Last Soldier. Müzik ve ses efektleri başarılı. Grafikler iş görüyor. Tek problem oyun dengelemede. Bu haliyle oyunda mermilerin gücünün veya atış sıklığının zayıf kaldığını düşünüyorum. Diğer bir sorun daha ikinci seviyede düşmanların çok hızlanması.
Tabi bir diğer problem de oyunun bir başlangıç ekranı olmaması. Her oyunda bir başlangıç ekranı olmalı. Exe’yi çalıştırdığımız gibi üzerimize saldıran düşmanlarla karşılaşmamalıyız.
Ancak bütün bunlara rağmen biraz daha efor ile cilalı bitmiş bir oyun haline getirilirse gayet zevkli bir oyun olur.
A Gentleman’s Duel
Bu oyunun mekanikleri ultra basit olmakla beraber, eğlenceli bir oyun. Fakat oyunun asıl çarpıcı tarafı bana göre grafikleri. Gerek başlangıç ekranının stilistik tasarımı gerek oyun ekranının güzelliği karşısında şapka çıkarıyorum.
Oyunun genel görüntüsü bana Monkey Island 3’teki banjo duellosu sahnesini hatırlattı.
Küçük de olsa cilalı ve bitmiş bir oyun. ışte oyun geliştirmeyle ilgilenen arkadaşların izlemesi gereken yol bu. Eğer vaktiniz az ise ve küçük bir oyun yapacaksanız, bu oyunu bitmemiş ve kalitesiz yapmak için sebep değil.
Bir başka deyişle, oyunun grafiklerinden, cilasından kısmayın. Oyun tasarımından kısın. Oyun mekaniği küçülsün. O küçük mekaniği de gerektiği kadar cilalayın. Gentleman’s duel bunun için ideal bir örnek.
Run Baby Run
ılker Görkem bu yıl da güzel bir remake ile karşımızda. Geçen yılki River Raid remake’i orjinal oyunun verdiği oynanış hissinin aynısını verdiği için çok dikkatimi vermişti. Bu yıl yaptığı Run Baby Run ile ilgili benzer bir yorumu yapabilecek tecrübeye sahip değilim. Nitekim bu oyunu zamanında Speccy’de oynamışlığım yok.
Lakin burada bir anlığına içimdeki C64 canavarını serbest bırakacağım uyarıyorum.
Abi bunun orjinali ne kadar kötü bi oyunmuş böyle yahu. Bu Speccy’nin kabus grafikleri, ancak böyle zavallı oyun mekaniklerine izin vermiş herhalde. Yazık bütün Speccy kullanıcılarına. Sarı siyah abi. Olur mu ya :)
Evet yeniden c64 canavarını zaptettikten sonra devam edelim. Sanırım ılker’in en büyük şanssızlığı remake’ini yaptığı oyunun orjinalinin çok enteresan veya ikonik (River Raid gibi) bir oyun olmayışı oldu. Ee işte speccy fanatiği Ref’in ipiyle kuyuya inersen böyle olur ılker (heheh selam Ref naber)
Tabi belki de bu zamanında ılker’in çok sevmiş olduğu ve yapmak istediği bir oyun olabilir, bilemiyorum. Ama parti compolarında remake oyunla katılırken bence daha tribüne oynanmalı. Daha çok kişinin bilme ihtimali olan oyunlar yapılmalı. ıhtimalen Atari veya C64 oyunları bu konuda en iyi adaylar.
Bunların dışında oyunun implementasyonu, ses efektleri, cilası tamamlanmış herşeyiyle bitmiş bir ürün olması ile benden çok büyük puan aldı. Ellerine sağlık ılker.
GMO
Bu oyunu sadece parti esnasında gördüğüm kadarıyla değerlendirebileceğim. Nitekim (tabii ki :) ) Ipad sahibi değilim.
Oyunda dikkatimi çeken şey, oyunun ne kadar cilalanmış olduğu idi. Swift Development ekibinin ellerine sağlık. Oyundaki fizik, grafikler, ve ses efektleri çok başarılı idi.
Tabi böyle bir oyunda en önemli olay aslında dokunma arayüzünün hissi ve akışkanlığı. Onun hakkında da ancak bir Ipad ele alıp oynayarak yorum yazılabilir. Malesef o imkanım olmadığı için bu konuda yorum yapamıyorum.
Sonuçta çok cilalı ve bitmiş olması ile benden yüksek puan alan bir çalışma oldu GMO.
Köy Korucusu
Bu oyunu önce makinemde çalıştıramadım. Ardından iki monitörden birini iptal edince çalıştı. Bu oyun enteresan bir oyun. şöyle ki alt yapısı teknolojik olarak bayağı detaylı. Yani 3d ortam yapılmış. Animasyonlar, frame rate, oyun kontrolleri falan gayet güzel. Fakat oyun çok kısa sürede bitip tadı insanın damağında kalıyor.
Başlangıç ekranındaki müziği de çok beğendim. Orada biraz daha detaylı bilgi verilse daha iyi olurmuş. Geberik kanı tam olarak nedir, insan sayısı ne demek. Nasıl level atlanıyor, süre ne kadar vs bir sürü soru havada kalıyor. Ancak bu ihtimalen partiye yetiştirilmek için yarım bırakılmış. Bitmiş halini görmek ve oynamak isterim.
GMO ve Run Baby Run kadar cilalı olmasa da teknik olarak daha dikkat çekici olduğu için partide o iki oyunun önüne geçmiş olduğunu sanıyorum. Benim oyum Korucu ve GMO için (Korucu tam bitmemiş hissi verdiği için) eşit olurdu.
Fakat oyun oynanışı gayet güzel. Bu bölümün kodunu beğendim. Burada beni rahatsız eden tek birşey oldu. O da tüfeğin ateş ettikten sonraki tepmesi. Bu tepme zank diye sabit piksel yukarıya kayma şeklinde oluyor. Bunun yerine hızlı ama anime edilmiş bir tepme daha iyi olurdu.
Oyunun bitmiş haline eklenebilecek çok güzel fikirler geliyor aklıma ama şimdi burayı kalabalık etmeyelim.
Dolayısıyla bence rahat bir birincilik alacakken bitmediği için birinciliği almakta zorlandı bu oyun. Eline sağlık Infect.
nightlord:
Demo Yarışması
X2010
Infect bu yıl da yeni bir demo ile karşımızda. Bu demo beş bölümden oluşuyor. Bazı çok basit hatalardan dolayı potansiyelinin tamamına erişemeyen bir demo olsa da yine de partiye artı değer sağlayan bir ürün.
Önce demodaki beğendiğim şeylerden bahsedeyim. ılk effektteki tünel duvarlarındaki texture etkileşimleri iyi bir efektti. ıkinci bölümdeki çöp adam skinning açısından her coderın geçmesi gereken bir nokta olduğu için olumlu (ki zaten Infect’in skinning yapabildiğini köy korucusu oyunundan da görebiliyoruz). Dördüncü bölümdeki tünel demoda post processing eksikliğinin göze batmadığı tek yer. Ve beşinci bölümdeki texture içine boyama efekti de güzel olmuş.
Fakat bu güzellikleri, bazı basit hatalar heba ediyor. Bunların birkaçını sayarak Infect’in sonraki demolarına yardımcı olmasını umuyorum.
· Başlangıçta müzik ve efektin senkronize başlamaması.
· ılk bölümde kameranın yeri ve kameranın front clip plane’ini keserek gelen prizmalar. Bu problem 4. Bölümde de var. Sahnedeki hiçbir geometri kameranın front clip plane’i ile hiçbir zaman kesişmemeli. Aniden geometrinin içinin açıldığını görmemeliyiz. Ve 3 boyutlu sahnelerde kameranın pek durağan olmamasında da fayda var
· ıkinci bölümdeki çöp adam animasyonunun sürekli olmaması. Burada sürekli bir walk-cycle kullanılsa çok daha iyi olurdu. Burada zemindeki yeşil/mor dama ve sütunlardaki yeşil sarı altıgenler, aceleyle bir grafikerin yardımının gerektiğini gösteriyor.
· Dördüncü bölüm bence demonun en iyi bölümü. Burada sadece iki problem var. Bazen halkaların içinden keçerken kamera halkayı clip ediyor daha önce de söylediğim gibi. Birde bölümün ortasında tam kamera target’ın yanından geçip arkaya dönüyor kamera. O noktadaki dönüş çok haşin. Kamera targeti da yavaşça oynatıp o dönüş daha yavaş yapılmalıydı
· Bitişte demonun paldırt diye bitmesi. En azından müziği fade out edip görüntüyü de siyaha fade ederek yumuşak bir şekilde bitmeliydi.
Bu yazdığım maddeleri yapmak sanırım Infect’in en fazla bir saatini alır. Ben bu demoya oylamada 6 verdim galiba. Bu dediklerim yapılsa 8 verirdim. Bu kadar basit düzeltmeler bazen bir demonun kalitesini çok farkettirebilir. Tamamen aynı kod, artı bir grafiker tarafından tasarlanmış texturelar, kamera hareketleri artı yukarıda bahsettiğim birkaç basit düzeltme ile bu demo bu yarışmayı rahat rahat kazanabilirdi.
Yine de gayet iyi bir demo ve Infect’in bundan önce yaptığı iki demodan da daha iyi. Parti raporunda daha önce yazdığım gibi, Infect’in artık fiziksel olarak partilere gelip scenerlarla tanışması lazım. Parti havasını soluması oradakilerle muhabbet etmesi ve bol bol demo seyretmesi lazım. şu an Infect’in bana göre eksiği artık “Teknik” değil “Demo Vizyonu”. Bu demo vizyonu da ancak bol demo seyredip bol bol başka scenerlarla etkileşerek geliştirilir.
Infect’in bir sonraki demosunu heyecanla bekliyorum.
NKEOKK
Resident sonunda bir demo ile geri döndü. Bu zaten kendi başına sevinmek için yeterli sebep. Bunun yanında demonun kendisi de küçük, iddiasız ama temiz bir demo. Ne yazık ki demoyu Win7 üzerinde çalıştıramadım. Dalgalanan küplerden sonra hata verip çıkıyor. O yüzden partide gördüğüm kadarıyla yorumlayabileceğim.
Öncelikle demin X2010’da daha iyi olabileceğini söylediğim ne vardıysa, onlar NKEOKK’de gayet iyi. Genel olarak renkler, zamanlamalar, akış, vs. Spritus’un tecrübesi sayesinde baştan iyi olmuş zaten. Demoda genel olarak hakim olan old skool tat da bütün efektlerce destekleniyor.
Efektlerin kodlanışı ve sunuşunda da herhangi bir pürüz yok. Dolayısıyla efektlerin zorlukları X2010’dan daha yüksek olmasa da sunuştaki hatasızlık yüzünden o demonun önüne geçti.
Demonun müziği benim için biraz problemliydi. Tam olarak demonun genel havasına uymadığını düsünüyorum. Demo daha oldskool bir demo, müzik ise daha modern experimental bir havada. Müzik daha old skool tekno veya en azından daha hızlı ritmli ve daha “loud” olsa demoyu daha iyi tamamlardı diye düşünüyorum.
Ancak Spritus ve Allamulax güzel bir ikili olmuşlar. Bu ikiliye bir de Tesla katılsa ne güzel olur diye içimden geçiriyorum.
Rising
Return grubu ilk “demosunu” ortaya çıkardı. Bugüne kadar iki intro çıkardıktan sonra Joker’in artık demo efektlerini gözüne kestirmesi, Norveç’ten Turtle’ın Ret’e katılması, Aegis ve Slowhand’in de grafik ve müzik desteği vermesiyle Rising için gerekli şartlar tamamlanmış. Skate’in de linking desteği ile 2010 yılında Türkiye’de kısa süre önce kurulmuş olan bir Commodore 64 grubu böylelikle ilk demosunu çıkarmış oldu.
Demo 4 effekt ekranı ve pek çok güzellik barındırıyor. En başta Basic ekranından demoya geçişteki ekranın karakter karakter dolup return logosu kalması çok şık olmuş ve demoyu hemen birkaç sınıf yukarı taşıyor. Plazma zoomer, yüzlerce defa yapılmış olan plazma efektine güzel bir özgünlük kazandırmış. Daha ilerideki demolarda 8x8’den daha küçük pikseller kullanan versiyonları da gelebilir. Sinus noktaları efekti çok temiz ve yeterince hızlı (50 fps’den biraz yavaş). Benim favori bölümüm ise son bölüm. Buradaki logo, üzerindeki renk geçişli çizgi ve asıl effekt olan 3 seviyeli starfield arkasında upscroll gerçekten tam anlamıyla çok şık. Bu partla ilgili çok küçük bir yorumum var sadece o da alttaki logonun ortalanmamış olması. Ama starfield efekti ve efektte yıldızların farklı renklerde olmaları vs. Bence çok çok güzel görünüyor.
Demodaki logolar, charsetler hep gayet profesyonel. Demonun akış hızı çok güzel. En basit bölüm olan greets bölümü bile gayet temiz ve özenli.
Son olarak demonun müziğine bayıldığımı söylemeliyim. Bas ve bateri kanalı, akor sesleri çok dolgun çok güzel. Öndeki filtreli lead ses ve melodiler çok çok ustaca. Hele o birkaç yerdeki işveli glide’lar yok mu. ınsanın içini ısıtan bir müzik. Bende böyle kalkıp dansetme arzusu bile oluşturdu.
Sonuç olarak aslanlar gibi bir demo. Artık bir giriş demosunun gerçekten ötesinde, gururla ayakta durabilecek bir orta-direk demo. Yani C64 scene’in aslında bana göre en çok ihtiyaç duyduğu demo türü.
Çok az farkla compoda NKEOKK’yı geride bırakan Rising yarışmayı kazansaydı da hiç şaşırmazdım. Return ekibine sonsuz saygılar ve önünüzdeki demolarda başarılar.
Navigasyon
[0] Mesajlar
[#] Sonraki Sayfa
[*] Önceki Sayfa
Tam sürüme git