Maliyet, kesinlikle proje türüne göre değişkenlik gösterebilen bir konu. Aynı yönetim, danışmanlık, sertifikasyon maliyetlerinin Windows için geçerli olmadığı gibi şeyler bana gerçekçi görünmüyor. Üstelik parça başına lisans maliyetini, güvenlik zafiyetlerini ortadan kaldırma - hardware, software - maliyetlerini hiçe sayıyorum. Burada da dünyanın "OpenGL vs DirectX" çatışmasında yaşadığı şeyi yaşıyoruz (
http://blog.wolfire.com/2010/01/Why-you-should-use-OpenGL-and-not-DirectX). Microsoft yalnızca nüfuzunu kullanarak bir çok şeyi olduğundan farklı gösterebilme yeteneğine sahip.
Elbette temelde benim de yadırgadığım, bir çok "açık kaynak, özgür" gibi gözüken ama aslında salt ticari düşüncelerle geliştirilmiş ya da bir süre sonra oraya evrilen "alaşım" şirketler var. RedHat, MySQL, Novell ve sonradan Oracle Java ve OpenOffice bunlardan bir kaçı. Bunları yadırgamamın sebebi her şeyi para gibi görmeleri değil. Dolaylı olarak özgür bir akımdan, felsefeden türemiş ürünleri salt para odağıyla ve felsefenin tersine gittikçe kapalı bir biçimde kullanmaları, sunmaları. Son zamanlarda GNOME projesinini Mono ile yakınlaşması, kapalı .net ürünlerinin GNOME üzerinde yaygınlaşması olasılığı da aynı garip etkiyi yaratıyor. Zira uzun vadede konunun özüne zarar verebileceğini öngörmek için medyum olmak gerekmiyor. Üçüncü elden üretilmiş her kapalı kodun linux sistemlerine karışması, ileride telif ve patent davaları, kapalı sistemlere alışkanlıklar olarak geri dönüyor.
@endo, burada bahsettiğim şey basitçe bir yazılım felsefesidir. Kimin bu hamurdan nasıl sonuçlar üretebileceğini, kimin bir işi nasıl batıracağını ya da çıkaracağını doğal olarak bilemem. Linux ve benzeri ürünlerle iş yapmaya çalışan şirketlerin elbetteki daha kapsamlı düşünmesi, planlama yapması gerekiyor. Netice itibariyle organize olmuş tek elden üretilen bir üründen bahsetmiyoruz. Emin ol ben son beş senedir mümkünse MySQL kullanmıyorum. En basit web yazılımı kurmak için bile farklı şeyler arıyorum. (
http://www.postgresql.org/, client-server gerekli değilse
http://www.sqlite.org/)
Anlatmak istediğim, GNU ya da OSI - ya da benzer - topluluklarını takip edenler bilecektir ki buradaki özgürlük vurgusu "bedavacılık" üzerine kurulu bir sistemi yaygınlaştırmayı hedeflemez. linux'un ve özgür yazılımın genelde bedava oluşu gerçekten de ters tepebiliyor doğru. Ancak bunun tek nedeni insanların bu konuda bir bilgiye sahip olmamaları ve bunu ciddi bir çözümden ziyade bedava bir alternatif olarak algılamaları. ("free as in freedom not free as in beer")
Konu, insanların özgürce ellerine aldıkları kodu kendi inisiyatifleri doğrultusunda değerlendirilmesini sağlamak. Burada temel kural, özgürlükten yararlanarak ürettiğin şeyi - her ne ise - yine "özgür" bırakmandır, başka bir şey değil. Ürettiğini satarsın, satmazsın, emek karşılığı bağış almaya çalışırsın, bakım ve yönetimi için para talep edersin ya da tümüyle bedava bir biçimde dağıtırsın. Bunun içindir ki Microsoft dahi böyle modelleri destekler hale geldi -codeplex - .
Burada yanlış anlaşılıyor olabilirim, ben linux, GNU fanatiği değilim, bu tür konularda da fanatik olabilecek bir şey görmüyorum. Lisanslı VS 2010, Windows 7 kullanıyorum. Ancak özgür yazılım anlayışının, açık kaynak kod fikrinin dibine kadar desteklenmesi gerektiğini, bunun salt "bedavacılık" olarak algılanmaması gerektiğini düşünüyorum.
Biz yıllarca bir özgür yazılım programcısının nasıl para kazanabileceğini düşünüp durduk. Dünyanın etrafındaki insanların bunu nasıl başardığına ya da başaramadığına dair hikayeler dinledik. Bunlar hep kişisel şeylerdi. Ve hiç bir zaman özgür yazılımın varlığına gölge düşüremedi. Her zaman, on saniye için dünyada hiç özgür yazılım olmadığını ve bu yoksunluğu şimdi bana nasıl yansıyabileceğini düşlerim.
C64'teki bilmemne oyununu kırıp introsuna kendi adını yazan adam da bizim kafadan. Biz yalnızca kırılmak zorunda olmayan yazılımların da var olmasını, yaygınlaşmasını temenni ediyoruz.