7dx2013 benim için hayli karanlık başladı. Mekandan video alamayacağımız gerçeği karşısında bir süre ne yapacağımı bilemedim.
Daha yeni varolmaya başlamış birşeyi , “onsuz olmaz” birşeye çevirmekte usta başka bir canlı yok gerçekten. Daha on beş yıl önce oturduğun yerden gezegenin öbür ucundaki partiye katılıp milletle sohbet edeceksin deseler, “hadi len” diyecek olan bendeniz, 2006-2008 arasında 7dx partilerini forumun başında mal mal geçiren bendeniz, 2008’den beri her partiyi online izleyince “aaa bu nasıl iş, nasıl olur da partiden live stream olmaz” falan gibi tavırlara girdim. Hayatım karardı. Zaten ortada ürün falan da yok.
Tabi bu tavır bütün algımı da kararttı. Ben kötü parti geçiriyorum ya, kesin partinin asıl mekanı da çok kötü geçiyor. Hiç ürün olacak mı acaba. Geçen yıldan da mı kötü olacak. Derken neyse ki kafamdaki mantıklı Nightlord her zaman olduğu gibi karamsarlaşan Nightlord’u yakasından tutup şöyle bir silkeledi, hatta bir tane de çaktı ağzına. “Ulan dallama, adam ol adam. Elinde data yok. Dötünden sonuç uyduruyorsun. Bre deyyus” diyerek beni kendime getirdi.
Açtım geliştirme laptop’ını açtım Visual Studio’yu. İlk 4K macerama başladım. Partiye bağlanamayıp ürünü kara deliğe göndersem bile önemli olan birşeyler üretmekti. En kötü ihtimalle kendi partimi yaşayacaktım.
Bu arada Norvax’la Cumartesi günü bir miktar skype’ımızı yaptık. Bir umut daha fazla insanla bağlanırız diye 7dx bana Google plus’ı kurdurttu. Hakikaten bugüne kadar kullanmamakla ne kadar doğru yaptığımı bir kez daha gördüm. İnsanların birbirini destursuz paldır küldür ekleyebilmesi, kullanıcı arayüzündeki kazmalıklar derken, bir daha da hayatta kullanmayacağıma kani oldum. Bu süre zarfında beni orada görüp de ekleyen arkadaşlardan özür diliyorum.
Bu arada 4K macerası da baya olaylı geçti aslında ama onu başka bir yazıda anlatacağım sanırım. Sonunda kasışlarım sonucu bir efekti müzik ve çözünürlük seçme ekranı aracılığıyla 12 K’ya indirdim. Daha indirmeye zaman kalmadı. Bunun sonucu olarak Not Quite 4K (“Pek de 4K olmadı” diye çevirsek en doğrusu herhalde
) ortaya çıktı. Bunun kötü bir isim seçimi olduğunu şimdi görüyoruz. Nitekim yakın zamanda 4K versiyonunu çıkaracağım. O zaman isim yalancı duruma düşecek neyse efenim
İşte ben bu NQ4K ile uğraşırken bir şekilde Ref parti mekanından internet denen o deryaya ulaşmayı başardı. O zamana kadar mekandan dışarı varan yegane baytlar, Domino’nun facebook ve retrojen’e gönderdiği 15’er karakterlik kısa mesajlardan oluşuyordu. Ref bir anda partinin çehresini değiştirdi benim için. Pazar günü itibariyle artık Ref aracılığıyla partideydim.
Burada bir parantez açıp Ref’e ful canı gönülden ultra süper teşekkür etmek istiyorum. Adam ne yaptı nasıl yaptı da internete bağlandı tam bilmiyorum (sanırım bir ögrenciye “Charm” büyüsü uygulayıp “password summon” skillini kullanmış) ama sonra o elde ettiği paha biçilmez baytpörsekındları benimle skype’a harcaması konusunda nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim. Oysa o anda makineyi dakika başına 50 TL’den internet cafe haline getirse, insanlar feysbuk’larını falan kullansalar belki bugün paraya para demeyecekti. Valla eksik olma Ref, aslansın, yücesin...
Partiye bağlanınca benim keyfim iyice yerine geldi. Önce Ref’le daldık sohbete derken arkadan bir diğer şahane insan Impetigo çıktı üçümüz bir süre süper muhabbet çevirdik. Bu süre zarfında Ref bir yandan beni akademik hayatıma yatırım yapmaya cesaretlendirmeye çalışırken, Impetigo da Ref’e “olm deli misin adama ne biçim nasihatler veriyorsun. Hiç hayırlı değil” falan diyordu. Neyse ben her iki bakış açısından da faydalanılacak bilimum bilgileri sömürdüm.
Sonra Ragnor’la uzun ve güzel bir sohbetimiz oldu. Ben partiden birkaç gün önce ilk defa Tale Worlds sitesine girmiş ve çok beğenmiştim. Zaten çevremde Microsoft ve Amazon’da çalışan, oyun endüstrisi veteranları hep Mount and Blade’den haberdarlar. Ve her muhabbet açıldığında ben de o oyunu yapan firmanın Türk firması olduğunu küçük başlayıp zamanla büyüdüğünü falan anlatırım. O yğzden Ragnorla konuşma şansı bulunca ona hemen buralarda dönen Mount and Blade muhabbetlerini anlattım. Tale Worlds’e başarılarının devamlarını diledim. Ragnor da içeriden perspektifiyle uğraştıkları konulardan bahsetti. Süper muhabbet oldu.
Bir ara çok kısa Joker geldi. Joker’le muhabbetlerde hep şöyle bir durum oluyor. Adam gelip kısaca hal hatır sorup, sevgiler sunup, “seni rahatsız etmiyim” gibi bir ruh haline girip uzaklaşıyor. Tabi Skype üzerinden bu diyaloğu yapmak da zor o ayrı konu. Ama abicim sen ne yapsan beni rahatsız etmezsin zaten merak etme
İnşallah bi partide yüz yüze gelelim de şöyle oturup doya doya muhabbet edelim
Bu arada benim için en dumur olaylardan biri de Legatus ile tanışmak oldu. Kısa bir muhabbet üstüne yaptığı oyunu görünce daha da bir şaşırdım. Bence 7dshoot şahane bir oyundu. Süper bir oyun mekaniği aslan gibi hayata geçirilmiş. Ellerine sağlık valla. İkinci bir Joker vakası adeta...
Diğer bir güzel sürpriz de Infect ile tanışmak oldu. Yıllardır Infect ile bir partide rastlaşmak istiyordum. Kısmet bugüneymiş. Keşke compolardan sonra da görme şansım olsaydı. Bence Alien, bu partinin en iyi ürünlerinden biriydi ve Infect’in bugüne kadar yaptığı demoların hepsinden birkaç gömlek yukarıdaydı. Hatta bence bugüne kadar Türkiye’de çıkmış PC demoları arasında en iyi 10 içine girer. Tam olmuş bir demoydu. Detaylı inceleme yapacağım bilahare.
Yine araya sıkıştırabildiğime çok mutlu olduğum sohbetlerden biri de İlker’le geçti. Burada bir İlker parantezi açmak istiyorum.
Benim geçen üç dört yılda ki izlenimim şudur arkadaşlar. İlker süper bir adam. Acayip düzgün. Yaptığı işi en dogru şekilde yapmaya çalışan, en ince detaylara bile dikkat eden, dolayısıyla da disiplinli, az konuşan çok üreten fevkalade bir adam. Her yıl gelip retro oyunu inanılmaz detayda ve orjinaline bağlılıkla remake yapıyor. Iskalamıyor. Her yıl aynı derecede kusursuz remake’ler, deadline’a gecikmiyor. Kaliteyi düşürmüyor. Kısa yollar almıyor. Sadece geliyor ve takır takır süper kaliteli ürünleriyle partide yer alıyor. Hatta oyunları hemen hemen her zaman alması gerekenden az oy alıyor. Buna da sesini çıkarmıyor. Ertesi yıl yine şahane bir remake ile geri geliyor. Hakikaten ben şu satırları yazdıkça kendim şaşırıyorum. Bu güzel adam nereden çıktı nasıl bizi buldu diye. Söyleyebileceğim tek şey “Eksik olma İlker. Hep aramızda olmaya devam et”.
Derken yarışma saati geldi çattı. Ve güzelliklerin ardı arkası kesilmedi. Önce wild compodaki iki güzel eser ile silkelendik. Özellikle Bager’in çalışmasını ayakta alkışladım. Yine 7dx tarihinin en çarpıcı Wild compo ürünleri arasında bence. Ki 7dx wild tarihçesi deyince bir de bakıyoruz ki 12 yılda bazı çok baba ürünler var: Esas Invaders, Öz desert dream, Kinternational Karate gibi ürünlerin yanında Floppy’ne bandım da kendini taşıyan bir ürün olarak yerini aldı.
Müzik compo’da Black Diamond beni kelimenin tam anlamıyla uçurdu. Tabi skype üzerinde sesin çoğunu kaybetsem de duyabildiğim bölümüne tek kelimeyle bayıldım. Ardından Nexus’tan da süper zevk aldım. Lakin sonra ürünler yayınlanınca gördüm ki ben nexus’un en gaz yerini hiç duymamışım bile (şu SID bas baterisine düştüğü yer). Velhasıl iki gündür Black Diamond, Nexus ve Leonard Blyx’in Tsukimi’si loop halinde.
Piksel grafikte bu yıl bence çok kaliteli iki ürün gördük. WizOfWar’ın çalışması bence çok iyi bir fikire dayalı çok temiz uygulanmış süper bir çalışmaydı. Arcane’in çalışması da gerek piksel ustalığı gerek sanatsal detaylar ve fikir olarak çok çarpıcıydı. Bence iki ürün de genelde piksel art deyince aklımıza gelen şeyin ötesinde çalışmalardı.
Oyun yarışması 7dx tarihinin en çok sayıda bitmiş oyun barındıran ayağı olabilir. Neredeyse her biri açılış ekranı olan, bir düğmeye basılıp oyuna girilen, oyunda skor tutan, kazanılan kaybedilen falan oyunlardı. Daha detaylı değerlendirmeler sonra. Ama süper bir anektodu anlatmadan geçemeyeceğim. Ben nq4K’yı Ref’e mail atarak partiye gönderdiğim için ref ürünü gördü. O da o sırada kendi oyununu yarışmaya sunup sunmamakta kararsızlık çekiyormuş. Acaba fazla düşük kalite mi diye kaygılanırken nq4k’yı görünce rahat etmiş içi ve ürünü yarışmaya sokmuş. Bence çok da iyi etmiş, şahaneydi bence oyun.
Demo yarışmasında Setting ve Alien demolarının ikisini de çok beğendim. Hangisi birinci olsa şaşırmazdım. Alien teknik olarak daha büyük ve karmaşık olan demoydu. Setting ise daha cilalanmış demoydu. Her ikisi de bence çok kaliteli ürünlerdi.
Sonunda compolar bitip sonuçlar duyuruldu. Büyük sürprizler olmadı. Joker ve Return demo compoyu kazandılar (sonrasında Joker alçak gönüllüğünü gösterdi). Ben sonraki günlerde nq4k’yı daha da küçültürken, bir yandan da parti raporlarını ve ürünleri beklemeye konuldum.
Yine bir 7dx partisinden süper pozitif duygularla çıktım. Yine bir sürü güzel ve kaliteli ürün çıktı bu yıl. Bir sürü insan katıldı. Organizatörler ve Compec yine nice imkansız şeyi başardılar. Hafta başında için içime sığmaz halde ne yapayım ne yapayım, forum da yok derken aklıma, “bir blog yapsak, hiç kimse olmasa bile Hydrogen’i kesin razı ederim, ben de yazarım. Başka yazan olmazsa da en azından Hydrogen’in bu vesileyle yazdığı şeyleri okurum” düşüncesi geldi. Hydrogen’i chatte yakaladım ve demoglobin hayata geçti sonraki günlerde önce Endo siteyi domaine ve hostinge aldı ardından Skate tr-demoscene’i hayata döndürdü. Ben neye uğradığımı şaşırdım.
Hayat bize güzel sevgili demoscene severler.