İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Punisher999

Sayfa: [1]
1
c64 / 6510 Asm
« : 23.04.2007 23:50:01 »
skate ve nightlord öncelikle ben de size güzel sözleriniz için teşekkür ediyorum.

nightlord :

baslangic:
ldx #0
sayac:
cpx #200
beq baslangic
ldy #0
buradaki beq baslangic kullanma amacim x registerini tekrar sifirlamak. cunku ben cizimi 40x5  şeklinde  beşerlik satırlar şeklinde yaptırdım. registerin byte olarak aldığı maksimum değer değişken yerlerde kaldığından, tam satır bitişi olsun diye 200 değeri kullandım ve bunu 5 aşamada kullanmak için 200 oldukça sıfırladım.  Ama evet sonsuz döngüde kalıyor burası sorun oldu benim için.

Etiket kullanımını ileriki derslere göz gezdirirken görmüştüm fakat sadece çalıştığım 2 dersteki bilgileri kullanmayı kendime sınır olarak koyduğumdan kullanmamıştım. Bundan sonra ilk işim değişmezleri bu şekilde tanımlamak olacak kodun başlangıcında.

optimizasyon derken de ben PCdeki alışkanlıkla gereksiz kod kullanmadan minimum kod satırı ile amaca ulaşmaktan bahsetmiştim ama çok doğru bir noktayı algılamış oldum sayende, hızı güncel sistemlerle kıyaslanamayacak kadar düşük cihazda, hız optimizasyonu da gözden kaçırmamam gerekecek.


yazdığınız kodları da dikkatle inceliyorum.

2
geyik / c64stream vs gurkan142
« : 23.04.2007 22:42:40 »
spazticanin dediği gibi hangimiz bu yollardan geçmedik ki.  o yaşlarda bir erkek çocuğunun en büyük motivasyonu "adını bir yerlerde görmek" ve "taktir edilmektir".  hele de baba figürü bu konuda ihmalkarsa. Yani yapanların büyük çoğunluğu bu psikolojik ihtiyaçlarını gidermek için yapıyor hatta bu konuda zamanında büyük bir bilgisayar gurusunun yazdığı bir yazı olacak ta bulmam çok zor. (Microsoftun kuruluşunu anlatan HardDrive kitabında  bu makaleden ve bill gates ve ekürilerinin nasıl öfkelendikleri ile ilgili bir bölüm olacak)

büyük bir çoğunluk bu aşamaları fazla zarar vermeden atlatıp büyüyor işin özünde. sonra üretmenin yoketmekten daha büyük bir "meydan okuma" olduğunu farkediyor. en büyük motivasyonu da insanların ürettiklerine bakıp ta taktir etmelerini görmek oluyor.

3
c64 / 6510 Asm
« : 23.04.2007 02:53:17 »
bu forum ve nightlord'un dersleri ile ben de c64 asm'ye başlama kararı aldım. ilk 2 dersten sonra okuduklarımı tam öğrenmek için kendime nightlordun egzersizini genişleterek bir soru sordum. "ekranı 4 sutuna bolup her sutunu farklı bir karakterle doldurabilir misin?"
nightlordun forum mesajlarını takip ederek Vice kurdum, acme kurdum  ve uğraşmaya başladım. c64 zamanı aldığım kütüphanemin güzide eseri programcının el kitabından da renk adreslerine bakıp kodu süsleyerek nihayet neticeye kavuştum.  aşağı paste ediyor ve nightlord ustamdan yorum almayı umuyorum. biraz daha optimize edilebileceğini hissediyorum ama sadece öğrendiğim komutları kullanmam yüzünden sadece bunun hissine sahibim.

bunca sene sonra öze dönmek çok keyifli. disk driverı ve kabloyu tamamlarsam düzgün bir c64 setupımda olur inşallah gelecekte.
bu güzel tutorialler için nightlorda tekrar teşekkür ediyorum.

Kod: [Seç]

!to "4barrenkli.prg"
*=$c000



baslangic:

ldx #0

sayac:
cpx #200
beq baslangic
ldy #0




sira1:
lda #102
sta $0400,x
lda #2
sta $d800,x

lda #102
sta $04c8,x
lda #2
sta $d8c8,x

lda #102
sta $0590,x
lda #2
sta $d990,x

lda #102
sta $0658,x
lda #2
sta $da58,x

lda #102
sta $0720,x
lda #2
sta $db20,x

inx
iny
cpy #10
bne sira1


sira2:

lda #102
sta $0400,x
lda #1
sta $d800,x

lda #102
sta $04c8,x
lda #1
sta $d8c8,x

lda #102
sta $0590,x
lda #1
sta $d990,x

lda #102
sta $0658,x
lda #1
sta $da58,x

lda #102
sta $0720,x
lda #1
sta $db20,x
inx
iny
cpy #20
bne sira2


sira3:

lda #102
sta $0400,x
lda #5
sta $d800,x

lda #102
sta $04c8,x
lda #5
sta $d8c8,x

lda #102
sta $0590,x
lda #5
sta $d990,x

lda #102
sta $0658,x
lda #5
sta $da58,x

lda #102
sta $0720,x
lda #5
sta $db20,x
inx
iny
cpy #30
bne sira3


sira4:

lda #102
sta $0400,x
lda #7
sta $d800,x

lda #102
sta $04c8,x
lda #7
sta $d8c8,x

lda #102
sta $0590,x
lda #7
sta $d990,x

lda #102
sta $0658,x
lda #7
sta $da58,x

lda #102
sta $0720,x
lda #7
sta $db20,x
inx
iny
cpy #40
bne sira4

jmp sayac






4
geyik / Ekşi Sözlük Mahkeme Kararı
« : 21.04.2007 17:44:35 »
Bu kapatma saçmalığı, gerçekten çok can sıkıcı olmaya başladı. Bu olaylar, Türkiyenin uluslararası alanda utancı oluyorlar ve sorun hallolsa bile bu lekeleri silen bir deterjan yok malesef. Sadece bu bile, birilerinin bilişim suçları konusunda uzmanlaşmış bir mahkeme veya merci kurması gerektiğinin işareti olmalıydı. Kaybedilen, 3-5 günlük bir erişim olmadığını anlamalı artık büyük! türk devlet adamları. Ama pardon unuttum tabi topyekün güneydoğu komşumuz gibi olma yolunda, milletçe koşar adım ilerlediğimizi... yazıklar olsun

5
flash actionscript / apollo released!
« : 17.04.2007 14:45:38 »
Hep Macromedia Adobeyi alacak sanarken tersi olunca büyük hayalkırıklığına uğramıştım ama şimdi şimdi Adobe'nin web developerlar için en az Macromedia kadar sağlam ürünler üretmek adına çabalarını gördükçe, hayalkırıklığım yerini heyecana bırakıyor. Kim ne derse desin Macromedia, kabul etmesek te, son dönemde hız kesmişti. Freehand'i zaten saymıyorum. Bu kadar çok kullanılan bir programın bu kadar yavaş ilerlemesi, hatta geri kalması içler acısıdır. Belki alıştığımdan Freehand kullanıyorum hala vektorel işlerimde ama ben bunu Netscape - Internet Explorer  - Firefox geçişine benzetiyorum. Netscape varken IE'yi kullanmak bir azap gibi gelir, fanatiklik yapardık netscape adına. Ama sonra netscape geri kaldı ve bir gün topyekün IE'ye geçmeye mecbur kaldık. Bugün o da geri kalıyor (bence) ve mecburen başlayan (güvenlik vb. ciddi sebeplerle) Firefox kullanımı, şimdi Total Commander'dan sonra install ettiğim 2. programdır onlarca addonu ile.   Yani fanatiği olduğunuz veya çok sevdiğiniz o ürün önünüzden çekildiğinde, başlangıçta zor da olsa daha iyi olana alışıyor ve hayıflanıyorsunuz neden daha önce geçmediniz diye. Ama insanız ve alışkanlıkların gücünü hafife almamak lazım.

Freehand ölmüştür ve artık ufak ufak rutin işleri Illustrator'da yapmaya kasarak pratik yapmaya başlamak gerekir. (ben öyle yapmaya başladım)

Bilgi yatırımı bizler için en değerli yatırım. O zaman neden batacağı belli bir bankaya para yatırasınız ki sırf seviyorsunuz diye.

Apolloya gelince. ZINC'ten beni kurtarır mı bilmiyorum  ama cross platform ve hibrid uygulamalar fikri bile cezbedici geliyor. Büyük bir heyecanla Final releaseini bekliyorum.

6
geyik / anılar # 1
« : 17.04.2007 05:11:46 »
1980lerin başında daha türkiye sınırlarına dahil olmamışken, 4 tane gerçek anlamda "video" games içeren garip bir kutu ile başladı maceram. Oyunların tamamı Pong mantığı üzerine kuruluydu da Pongun adı Tenis idi diğerleri de futbol, buz hokeyi gibi isimlendirilmişti. Damarlara işte böyle enjekte edildi bilgisayar aşkı.
O cihaz bilgiyi saymasa da ben onu hala sayıyorum Compugraphy'mde. :)  

Türkiyeye geldikten sonra (82) 1-2 sene yine bu cihazla takılmaya devam ettik 3 erkek kardeş.
Sonra babam beyaz eşya spot işine girdi .Bu vesile ile bir gün Commodore64 diye bir cihazla çıkageldi. Alın bunu oynayın satıcam gibi birşeyler demişti de sattırmadık doğal olarak. Biz başına kurulduk ve başladık satan adamın verdiği kasetleri hatmetmeye.
Doğal olarak abimin hükmü vardı cihazlar üstünde ve biz kardeşimle 1 el oynarken o 2 el oynardı. River Raid'te yine de en iyi ben oynardım.

Abimin bu oynama, sadece oynama distüru bugün bile pek değişmedi. Hiç unutmam 24 saate yakın aralıksız çalıştırınca o takozumsu adaptör şişmişti sayesinde.

Bu arada artık ufak ufak babamın "ders çalışın lan oyun oynamayın" atakları başlamıştı. Bir keresinde joystickimizi alıp yere vurmuştu da abim elektroniğe yatkın olduğundan, telefondan (şu duvara asılan bir dönemin garip telefonlarından) joystick yapmıştı. Tuşlara basarak babamdan gizli river raid, astec challenge oynardık.  2 8   4 6 yöndü de ateş tuşu neydi hatırlamıyorum.
Babam bunu da yakalayıp kırınca direkt devre ile oynadığımızı da hatırlıyorum

Ben o aralar Commodore dergisini keşfetmiş bu aletin sadece oyun oynanan bir alet olmadığını öğrenmiştim. Deli gibi basic ile uğraşmaya başladım. Yazdığım oyunların (ilk oyunum sayı tahminiydi onu hatırlıyorum. ev ahalinin matematiğine katkım olmuştur bu oyunla)  yazdığım programların sayısını hatırlamıyorum bile. Sonra bunları kasete kaydetmeyi de öğrendim. Çok düşük bir ihtimalde olsa belki bir yerlerdedir hala o kasetler.

Bir mesajda da yazdığı gibi o zamanlar ben de çift kaset yeri olan bir teypten  başkalarının kasetlerini kendime kopyaladığımı hatırlıyorum.

Sonra c64 bozuldu. Ve 2-3 sene de öyle kaldı. Bir hafta kuzenime gitmiştim. Deli gibi bir program yazmak için ilk günü yemiştim de run dediğimde ekranın solundan sağına bir fare dansederek yürümüştü. şimdi deseler ki mickey mouse mu o fare mi daha orjinal o fare derdim. Ama tabi kuzen ve kardeşi bozuldular saatlerce benim "süper oyun çıkacak" vaadimin sonucunu görünce. Neyse dedik oyun oynayalım eldeki oyunlar kesmedi hadi gidip oyun çektirelim dedik.  Kadıköyde ziverbeye yakın bir iş merkezinde (altında migros vardı galiba) bir dükkana gittik.  Bir alet vardı masanın üstünde. Ve ekranda Beast 2'nin demosu. O anda vuruldum ben Amigaya. Commodore 64 kafamda artık çöp olmuştu. ıhanetim, nankörlüğüm affedilmezdi ama Amiga'da neticede Commodore Inc'in de :)  
Nedir ne değildiri anlamak için bıraktığım Commodore dergisini aldım o ay. Sanırım 36. sayıydı emin değilim ama  Lost Patrol oyun açıklamasındaki Digitize grafikleri görünce artık bu ateş bir daha sönmemek üzere kalbime damlamıştı.

Hayatta babamdan birşey isteyemediğim için açıkça amiga alsana baba bana diyemedim. Dolaylı tümleç içeren hareketler silsilesine geçtim çocuk aklımla.

Bu süreç baya uzun sürdü. Sanırım 1 sene falan söyleyemedim isteğimi ki Taktirlik öğrenciydim başarıma ödül istesem diyecek lafı yoktu.  Ama istemenin ayıp olduğu bir terbiye anlayışı ile büyütülüyorduk ve elden birşey gelmiyordu.

Amiga Dünyası dergisi çıkmaya başlamıştı. Sınıftaki en dayaklık çocuk (ki her gün dövmekten bıkmadım 3 sene) almış ve bana hava atıyordu senin amigan var mı diye. Bu sözlerin karşılığı dayak ta olsa döverken bile içimde "amigam yok lan benim tühh be"  üzüntüsünü hissediyordum  o buruklukla pataklıyordum :)

Bir gün annemle babam misafirliğe gitmişti ve ben tüm dergilerimi yere açtım. Amiga ilanlarının olduğu sayfaları denk getirdim ve  sanki uyuya kalmış gibi bir tiyatro sahneledim. Güya babam gelecek beni o halde görecek ve "vah vah canım oğlum benim Amiga istermiş te söyleyemezmiş" diyecek.  Geldiler ve "kalk lan yatağında uyu" diyerek uyandırdılar da paşa paşa topladım dergilerimi.

Pasif hareketler kesmeyince bir gün eyleme geçme kararı aldım ve 13-14 yaşında Maltepe (anadolu yakası) den taaa Beşiktaşa bir sigorta şirketine gittim gazetedeki ilanlarına istinaden. sigorta satacak ve kazandığım parayla kendi amigami kendim alacaktım. Adam yerine koyup anlattılar ama anladım ki eşini dostunu ananı babanı sigortalat bize prim al biz onları keklerken sen de utancından yerin dibine gir günü geldiğinde konseptli bir girişimdi adamların ki. Kıçıma bakarak eve döndüm tabi.

Uzun uğraşlardan sonra nihayet vazgeçtim ve en azından bozuk C64'ü tamir ettirmek niyeti ile bir gece babamın yanına gittim. Hiç unutmam üstünü çıkarıyordu işten yeni gelmişti. "Baba şu bozuk C64ü tamir mi ettirsek ders falan çalışırım" dedim. Babam tamamen ilgisiz bir şekilde " ya boşver o bozuk aleti. Amigami ne varmış ondan alalım " dedi. O andaki duygularımı anlatamam şimdi bile o heyecanı, heyecanı belirtmeme uğraşını hatırlıyorum. "aaa evet var öyle bir alet. olur neden olmasın. o da olur" falan gibi birşeyler geveledim. Günler artık geçmek bilmiyordu her akşam gözüm pencerede babamların yolunu gözlüyordum. Abimde yazları babamla çalışırdı ki yaz olduğunu oradan biliyorum.

Bir amiga dünyası sayısında en arka kapak içinde Ülker Hobby çukulatasının reklamı vardı unutmam onu. Çocuk çukulata yiyor önünde de amiga. Lan demiştim bir gün bneim de amigam olacak ve ben de hobby yiyeceğim.

Bir akşam camdan abimin  arabadan 1084s monitörü yüklendiğini gördüm. Babam monitörüne kadar almıştı. Deli gibi indim apartmanın merdivenlerini. Ama yanlarına gelince ağır takılıyorum falan. Sevincimi belli edersem sanki dalga geçeceklermiş gibi.
Ben de A500'ümün kutusunu yüklendim. Eve gelir gelmez zaten ezbere biliyorum aleti hemen workbenchten 2-3 oyuna kadar hepsini çalıştırıp hatta amigayı konuşturup "ben bu aleti yedim yuttum" demosu yaptım aile eşrafına. Onların heyecanı kısa sürdü ama abim ve ben deli gibi uğraşmaya başladık. Onun da hevesi kısa sürdü alınan her oyun ve programda hissesinden para çıkacağı için. Adı konmasa da Amiga bir şekilde benim mülkiyetime giriyordu. O makineyi alır almaz ilk işim Hobby çukulata almak oldu bakkaldan.:) En kalite çukulata şimdi o günki zevki vermez.

Sonra yazıcıoğlu - uygar ziyareti tabi. C64te de bu hanı keşfetmiş ve uygardan oyun çektirmiş biri olarak ilk gittiğim yer de orası oldu. Bıyıklı kibar bir adam vardı Sinan idi sanırım adı. Adam yerine koyar, siz diye hitap ederdi çocuk falan demeden. ılk çektirdiğim oyun tabi ki  Lost Patrol!  Nasıl bir zevkti o digitize grafikleri izlemek. şimdi HD oynatsa bir oyun  manasızca bakarım ekrana.
O dönem ne kadar oyun varsa ne kadar program varsa tüm harçlığımı yatırdım. Amigadan çekilirken 1000e yakın disketim vardı. Harddiskim olmadı. Veya modemle BBS bağlanma keyfini yaşamayadım. Bilgisayar aldık olay bitti idi ailede doğal olarak ötesini zaten ne hayal edebilirdim ne de isteyebilirdim.

Beşiktaşta Club Elite diye bir yerden Amos'u çektirdiğimi unutmuyorum. Amosta gerçek anlamda programcılık kariyerimin ilk adımlarını atacaktım. Herşeye heves etmiştim ama amos beni yakalamıştı basic temelli syntaxı ile.

Sonra Kadıköyde Joy Bilgisayarı keşfettim. Ben keşfettiğimde arşivi yoktu ve 3.5luk disketlerle başlamıştı. Parayı baştan alan bir üyelik mekanizması vardı ve uygun bir fiyata geliyordu oyunlar. Çok arkadaşımı üye ettim Joy'a.  Kendi yaptığım  disk utility packlerimden birini buranın listesinde görünce ne büyük gurur duymuştum anlatamam. Tüm arkadaşlarım benim disketlerimi kullanıyorlardı herşeyi 1 diskete toparladığım için.
şimdinin DVD yazıcılarında 4 GB datayı 2 dakikada kopyalayan ve yetersiz bu dvd medyaları diye sızlanan gençliğine nasıl anlatırsın ki Xcopy'nin track track kopyalamasını ve bunun  verify edildiğinde 8-10 dakika sürmesini en az.

Amigada girmediğim şey kalmadı. Bugün maymun iştahımı da amigaya borçluyum belki. Trackerlarda müzik, (örnekleyici kartuş bile almıştım) deluxe paintte grafik, imagine'de 3d, amosta programlama, assembler kasmaları (ve dil olmadığı için becerememeler), Amiga dünyasına adı geçen tüm programları mutlaka bulup kullanmaya çalışmak, Fantavision isimli bir programda ilk vektorel animasyon (flashtan önce amigada vardı işte böyle şeyler) ve daha nice segmente el attım denedim yanıldım başardım çuvalladım.

Bir gün üniversitede bilg. mühendisliği öğrencilerinin tanışma toplantısında baktım bölüm başkanı paso pclerden bahsediyor sinirlendim üzüldüm ve söz alıp "hocam peki ya amiga? amiga konusunda da dersler var mı?" diye sordum. Bölüm başkanı durdu ve "Amiga mı? " diye sordu bana o ne der gibi. O gün anladım aslında Amiganın öldüğünü ve düdük PClerin büyük bir rakipten kurtulduğunu. Hayatında bilgisayar klavyesine dokunmamış adamları bulunca sınıfta, eğitim sisteminin ne derece bozuk olduğunu bir kere daha anlamıştım. Bu eğitimi alacak birileri varsa amiga üstüne uykusuzluktan kafası düşenler almalıydı diyerek hayıflandım böyle tipleri gördükçe.

O gün bugündür tüm kariyerim PC üzerine kurulu. Aldığım eğitim bu ruhsuz cihazları nasıl yöneteceğim nasıl programlayacağım üzerine. Ama işte amiga ruhu var içimde ve şu forumda "ben de aranıza demolar yaparak katılacağım hele c64 assembler öğreneyim" gibi bir mesajı okuyunca "lan şimdi artık ingilizcen de var  otur amiga assemblerını öğren" diye içimde bir ateş alevleniyorsa bu ruhtan kaynaklanıyor.

Amigam da Commodoreum da duruyor bu arada. Ek olarak bir gün bit pazarında sıfır C64'ü (sıfır olduğunu kutuyu eve gelip açtığımda anladım ki nasıl olabildiğini hala anlayamıyorum logo üstündeki plastik koruyucu bant bile duruyordu)    "bu klavye kaç lira " diyerek  2-3 milyon  liraya aldığımı da yazmadan geçemeyeceğim.
Ve bunlar benim gurur makinelerim. Bunlar benim geçmişim en değerli anıları. Bunlar, bu duygusuz, mal, meta PClere dayanabilmeme sebep değerler.

7
bronx / Tunç "Turbo" Dindaş Röportajı
« : 17.04.2007 02:59:18 »
Kuzenin sayesinde dün bu reportajdan haberim oldu ve okurken çok büyük keyif aldım. Oturdum tüm Amiga Dünyası dergilerimi tozlu raflardan indirdim. Uzun bir nostalji turuna çıktım. Hatta 19.sayıda Tunç Dindaşın Virus köşesine yazdığım mektubu buldum tekrar okudum :)   Mesajın altında bulabilirsiniz. Bugün de zoque.net'te yazdığım bir mesaja spaztica'nın verdiği cevaptaki link sayesinde aranıza katılabildim.

Orada spaztica'ya teşekkür etmiştim benim 3D ile tanışmama vesile olduğu için.
Burada da Tunç Dindaşa teşekkür ederim hem Amiga için  gösterdiği üstün gayretler dolayısı ile hem de Deluxe Paint ve pixel art konusundaki güzel yazıları için.




Sayfa: [1]