Senenin en güzel günleri yaklaşıyor. Her 7dx partisi beni neden bu kadar heyecanlandırıyor? Bunu cevaplamak zor. En az ürün çıkan 7dx ayaklarında bile süper heyecanlanıyorum. Sanırım biraz hala ilk partim olan 7d4′ün büyüsünden tam kurtulamamış olmanın etkisi var.
7d4 benim için pekçok yönden bir dönüm noktasıydı. Ben 2003 yılında, Türkiye’de scene kalmadığını düşünüyordum. O zamanlar CSDB’ye mesaj atmıştım “hiç aktif Türk scener var mı?” diye. Hiç Türk scener’dan cevap gelmemişti. Water’ı yaparken, Türkiye’de C64′e kod yazan son gerzek olduğumu düşünüyordum. Nitekim Pouet’te falan da Amiga veya PC’de hiç Türk ürünü görmüyor, herhangi bir aktif gruba/scenera rastlamıyordum. Herhalde bir zamanlar scene ile uğraşan kişilerin hepsi zaman içinde bırakmış ve başka işlere dalmıştı. Bronx, Clique, Accuracy Crescent ve Ascraeus’un kendi web sitelerine ve CSDB sayfalarına baktım. Son 5-6 yılda update edilen yoktu.
Başka bir deyişle, hani şimdi olmasından korktuğumuz, “Türk Scene’inin ölmesi tek bir kişinin bile kalmaması hali var ya”. Ben bir bakıma onu bir yıl yaşadım. Tamamen ölmüş olan bir Türk scene’inin kalıntıları arasında bir yıl geçirdim (o esnads Türk scene’i aslında hiç de ölmemiş ama benim bundan haberim olamadı).
Hakikaten çok post-apokaliptik bir deneyimdi diyebilirim. Bir yanımda siber-harabeler diyebileceğimiz Türk gruplarının eski web siteleri, diğer yanda Avrupa’da gayet aktif, iyi demolar çıkaran, partilerde buluşan Avrupalı scenerlar. Water’ı çıkardıktan sonra Civitas’ın üyelik davetini bu yüzden kabul etmiştim.
O yalnızlık deneyimini kelimelere dökmek gerçekten zor. 2003 şubatında ısveç’teki Floppy partisinde çıkan demolar üzerine acayip hararetli tartışmalar dönüyor. Ardından Forever partisi Mart’ta ben o gazla Water’ı Forever 2003′e yetiştiriyorum. Tabii öğreniyorum ki meğer Forever ürün açısından gayet dandik bir partiymiş. Tam Floppy ile Breakpoint’in arasında kalıyor, dolayısıyla demo yapan ya Floppy’de ya BP’de yayınlıyor. O yıllardaki asıl baba partilerin Floppy ve LCP olduğunu öğreniyorum (BP henüz tam oturmamış, X ise 2000′den beri yapılmamış). Ben 2004′teki Floppy’ye iyi bir demo yetiştirip gitmeye çalışıyorum. Bu arada birinci silik scene dönemindeki yoldaşım Norvax’ı gazlamaya çalışıyorum ama sonuç yok. Sonra 2004′te bir vize aksaklığı yüzünden son günde havaalanı yolundan dönerek Floppy 2004′ü kaçırıyorum. Mist bu yüzden Forever 2004′te çıkıyor. Orada düdük bir demoya yeniliyor. Bu arada internette nispeten güçlü gruplardan, nispeten negatif yorumlar alıyor Mist. Hayretler içinde kalıyorum
Bazı önemli şeyleri farkediyorum o zaman. Avrupa partilerine gitmek zor. Vizeydi uçaktı derken uğraş babam uğraş. Demolar iyileştikçe, iyi adamlar sana karşı daha saldırgan olmaya başlıyor. ve iyi bir adamdan gelen kötü bir yorum çorap söküğü gibi başka leming scenerlarca da tekrarlanmaya başlıyor. Anlıyorum ki sosyal boyuttaki güç dengeleri ve destek önemli. Avrupa scene’indeki kampları tanımaya başlıyorum. Ve bütün bunların karşısında o esnada sıfır müttefikle kendi ülkesindeki tek aktif scener olma halini tadıyorum. Hiiç mi hiç hoş bir duygu değil.
Bu esnada iki garip olay oluyor
Birgün C64.sk’da bir bakıyorum “C64 Türkiye dergisi 3.sayısı çıktı” diye bir haber. şok içinde bir mutlulukla AmigaTürk sitesine ve Deniz Can çelik ve Hades’e ulaşıyorum.
Uzun bir aradan sonra Bronx sitesini gezerken update edildiğini görüyorum. Üüf bir sürü ürün, bir sürü member, hatta bir sürü aktif C64 member gözüküyor. 7d partilerinden haberdar oluyorum. Hemen ürünleri indiriyorum. Malesef aralarında büyük bir demo yok. Ama olsun genelde ufak ürünler de olsa var birşeyler. Sonra oradan tr-demoscene forumunu buluyorum. Az da olsa orada bir avuç scener var ve aktif bazı ürünlerden falan söz ediyorlar.
Hatta Mist’i yaptıktan sonra bronx ve tr-demoscene’e haber veren mesajlar atıyorum. Oradaki bütün scenerlardan feedback geliyor. şahane bir duygu.
ışte tam bu zamanlarda 2004 Nisan’ında 7d4 partisi gerçekleşiyor. Partide olan biteni tekrar anlatmayacağım, merak eden 7dx web sitesinde fan bölgesinden bütün parti raporlarını okuyabilir. Asıl bomba olay bir ton süper adamla karşılaşıyorum, tanışıyorum, eski hikayeler anlatılıyor, ilk defa büyük ekranda bir demo’mu seyrediyorum. ınanılmaz bir heyecan. Süper arkadaşlar kazanıp büyülenmiş bir şekilde eve dönüyorum.
Hatta öğreniyorum ki aslında benim kendimi yalnız zannettiğim 2003 yılı ve 2004 başında da aslında ıstanbulda insanlar aktif. 7d2 ve 7d3 düzenlenmiş. Ürünler çıkmış, hepsini bırak Spritus çıkmış yahu. Başka hiçbir şey olmasa Spritus yeter…
O büyülü haftasonu hala aklımda bütün netliği ile duruyor. ıkitelli’deki o bina, üst kattaki muhabbet, Turbo’nun ve Hyper’ın Amiga’da pikselleyişi. Cumartesi akşamı yediğim köftenin tadı…
Hahah işte olay bu… Cumartesi akşamı yediğim köfte ekmeğin tadı. Daha önce çok bahsetmiştim o akşam yemeğinin süper keyifli oluşundan, 8-10 scener zar zor baya yürüyüp sonunda sıcak yiyecek olarak tek seçenek köfte ekmek satan küçük salaş bir dükkan bulmuştuk. Böyle inanılmaz keyifli bir muhabbet dönüyor, artı acıkmışız ve köfte ekmek yiyoruz. Scene’den bahsedip köfte ekmek yiyoruz yahu… Bundan muhteşem birşey olabilir mi. Benim bir yıldır içinde yalnız yaşadığımı sandığım scene’in tam ortasındayım ve elimde köfte ekmek var. Keyiften ağzım kulaklarıma varmış.
Vay be sayın okuyucular. şu yazıyı yazarken resmen yıllardır farketmediğim çok önemli birşeyi farkettim. 7dx serisinin bendeki etkisinin arkasında ikitelli’deki köfte ekmekçi abinin ne büyük payı olduğunu…
Canım köfte ekmek çekti şimdi…