Gönderen Konu: anılar # 1  (Okunma sayısı 13353 defa)

anılar # 1

« Yanıtla #60 : 17.01.2007 09:35:58 »
Hızlı düğmeleri aç

vigo


  • Ziyaretçi
dedin tabi olm... ben bunu hiç unutmadım :)

anılar # 1

« Yanıtla #61 : 17.04.2007 05:11:46 »
Hızlı düğmeleri aç

Punisher999

İleti: 7

Çevrimdışı
  • *
  • Newbie
    • Profili Görüntüle
1980lerin başında daha türkiye sınırlarına dahil olmamışken, 4 tane gerçek anlamda "video" games içeren garip bir kutu ile başladı maceram. Oyunların tamamı Pong mantığı üzerine kuruluydu da Pongun adı Tenis idi diğerleri de futbol, buz hokeyi gibi isimlendirilmişti. Damarlara işte böyle enjekte edildi bilgisayar aşkı.
O cihaz bilgiyi saymasa da ben onu hala sayıyorum Compugraphy'mde. :)  

Türkiyeye geldikten sonra (82) 1-2 sene yine bu cihazla takılmaya devam ettik 3 erkek kardeş.
Sonra babam beyaz eşya spot işine girdi .Bu vesile ile bir gün Commodore64 diye bir cihazla çıkageldi. Alın bunu oynayın satıcam gibi birşeyler demişti de sattırmadık doğal olarak. Biz başına kurulduk ve başladık satan adamın verdiği kasetleri hatmetmeye.
Doğal olarak abimin hükmü vardı cihazlar üstünde ve biz kardeşimle 1 el oynarken o 2 el oynardı. River Raid'te yine de en iyi ben oynardım.

Abimin bu oynama, sadece oynama distüru bugün bile pek değişmedi. Hiç unutmam 24 saate yakın aralıksız çalıştırınca o takozumsu adaptör şişmişti sayesinde.

Bu arada artık ufak ufak babamın "ders çalışın lan oyun oynamayın" atakları başlamıştı. Bir keresinde joystickimizi alıp yere vurmuştu da abim elektroniğe yatkın olduğundan, telefondan (şu duvara asılan bir dönemin garip telefonlarından) joystick yapmıştı. Tuşlara basarak babamdan gizli river raid, astec challenge oynardık.  2 8   4 6 yöndü de ateş tuşu neydi hatırlamıyorum.
Babam bunu da yakalayıp kırınca direkt devre ile oynadığımızı da hatırlıyorum

Ben o aralar Commodore dergisini keşfetmiş bu aletin sadece oyun oynanan bir alet olmadığını öğrenmiştim. Deli gibi basic ile uğraşmaya başladım. Yazdığım oyunların (ilk oyunum sayı tahminiydi onu hatırlıyorum. ev ahalinin matematiğine katkım olmuştur bu oyunla)  yazdığım programların sayısını hatırlamıyorum bile. Sonra bunları kasete kaydetmeyi de öğrendim. Çok düşük bir ihtimalde olsa belki bir yerlerdedir hala o kasetler.

Bir mesajda da yazdığı gibi o zamanlar ben de çift kaset yeri olan bir teypten  başkalarının kasetlerini kendime kopyaladığımı hatırlıyorum.

Sonra c64 bozuldu. Ve 2-3 sene de öyle kaldı. Bir hafta kuzenime gitmiştim. Deli gibi bir program yazmak için ilk günü yemiştim de run dediğimde ekranın solundan sağına bir fare dansederek yürümüştü. şimdi deseler ki mickey mouse mu o fare mi daha orjinal o fare derdim. Ama tabi kuzen ve kardeşi bozuldular saatlerce benim "süper oyun çıkacak" vaadimin sonucunu görünce. Neyse dedik oyun oynayalım eldeki oyunlar kesmedi hadi gidip oyun çektirelim dedik.  Kadıköyde ziverbeye yakın bir iş merkezinde (altında migros vardı galiba) bir dükkana gittik.  Bir alet vardı masanın üstünde. Ve ekranda Beast 2'nin demosu. O anda vuruldum ben Amigaya. Commodore 64 kafamda artık çöp olmuştu. ıhanetim, nankörlüğüm affedilmezdi ama Amiga'da neticede Commodore Inc'in de :)  
Nedir ne değildiri anlamak için bıraktığım Commodore dergisini aldım o ay. Sanırım 36. sayıydı emin değilim ama  Lost Patrol oyun açıklamasındaki Digitize grafikleri görünce artık bu ateş bir daha sönmemek üzere kalbime damlamıştı.

Hayatta babamdan birşey isteyemediğim için açıkça amiga alsana baba bana diyemedim. Dolaylı tümleç içeren hareketler silsilesine geçtim çocuk aklımla.

Bu süreç baya uzun sürdü. Sanırım 1 sene falan söyleyemedim isteğimi ki Taktirlik öğrenciydim başarıma ödül istesem diyecek lafı yoktu.  Ama istemenin ayıp olduğu bir terbiye anlayışı ile büyütülüyorduk ve elden birşey gelmiyordu.

Amiga Dünyası dergisi çıkmaya başlamıştı. Sınıftaki en dayaklık çocuk (ki her gün dövmekten bıkmadım 3 sene) almış ve bana hava atıyordu senin amigan var mı diye. Bu sözlerin karşılığı dayak ta olsa döverken bile içimde "amigam yok lan benim tühh be"  üzüntüsünü hissediyordum  o buruklukla pataklıyordum :)

Bir gün annemle babam misafirliğe gitmişti ve ben tüm dergilerimi yere açtım. Amiga ilanlarının olduğu sayfaları denk getirdim ve  sanki uyuya kalmış gibi bir tiyatro sahneledim. Güya babam gelecek beni o halde görecek ve "vah vah canım oğlum benim Amiga istermiş te söyleyemezmiş" diyecek.  Geldiler ve "kalk lan yatağında uyu" diyerek uyandırdılar da paşa paşa topladım dergilerimi.

Pasif hareketler kesmeyince bir gün eyleme geçme kararı aldım ve 13-14 yaşında Maltepe (anadolu yakası) den taaa Beşiktaşa bir sigorta şirketine gittim gazetedeki ilanlarına istinaden. sigorta satacak ve kazandığım parayla kendi amigami kendim alacaktım. Adam yerine koyup anlattılar ama anladım ki eşini dostunu ananı babanı sigortalat bize prim al biz onları keklerken sen de utancından yerin dibine gir günü geldiğinde konseptli bir girişimdi adamların ki. Kıçıma bakarak eve döndüm tabi.

Uzun uğraşlardan sonra nihayet vazgeçtim ve en azından bozuk C64'ü tamir ettirmek niyeti ile bir gece babamın yanına gittim. Hiç unutmam üstünü çıkarıyordu işten yeni gelmişti. "Baba şu bozuk C64ü tamir mi ettirsek ders falan çalışırım" dedim. Babam tamamen ilgisiz bir şekilde " ya boşver o bozuk aleti. Amigami ne varmış ondan alalım " dedi. O andaki duygularımı anlatamam şimdi bile o heyecanı, heyecanı belirtmeme uğraşını hatırlıyorum. "aaa evet var öyle bir alet. olur neden olmasın. o da olur" falan gibi birşeyler geveledim. Günler artık geçmek bilmiyordu her akşam gözüm pencerede babamların yolunu gözlüyordum. Abimde yazları babamla çalışırdı ki yaz olduğunu oradan biliyorum.

Bir amiga dünyası sayısında en arka kapak içinde Ülker Hobby çukulatasının reklamı vardı unutmam onu. Çocuk çukulata yiyor önünde de amiga. Lan demiştim bir gün bneim de amigam olacak ve ben de hobby yiyeceğim.

Bir akşam camdan abimin  arabadan 1084s monitörü yüklendiğini gördüm. Babam monitörüne kadar almıştı. Deli gibi indim apartmanın merdivenlerini. Ama yanlarına gelince ağır takılıyorum falan. Sevincimi belli edersem sanki dalga geçeceklermiş gibi.
Ben de A500'ümün kutusunu yüklendim. Eve gelir gelmez zaten ezbere biliyorum aleti hemen workbenchten 2-3 oyuna kadar hepsini çalıştırıp hatta amigayı konuşturup "ben bu aleti yedim yuttum" demosu yaptım aile eşrafına. Onların heyecanı kısa sürdü ama abim ve ben deli gibi uğraşmaya başladık. Onun da hevesi kısa sürdü alınan her oyun ve programda hissesinden para çıkacağı için. Adı konmasa da Amiga bir şekilde benim mülkiyetime giriyordu. O makineyi alır almaz ilk işim Hobby çukulata almak oldu bakkaldan.:) En kalite çukulata şimdi o günki zevki vermez.

Sonra yazıcıoğlu - uygar ziyareti tabi. C64te de bu hanı keşfetmiş ve uygardan oyun çektirmiş biri olarak ilk gittiğim yer de orası oldu. Bıyıklı kibar bir adam vardı Sinan idi sanırım adı. Adam yerine koyar, siz diye hitap ederdi çocuk falan demeden. ılk çektirdiğim oyun tabi ki  Lost Patrol!  Nasıl bir zevkti o digitize grafikleri izlemek. şimdi HD oynatsa bir oyun  manasızca bakarım ekrana.
O dönem ne kadar oyun varsa ne kadar program varsa tüm harçlığımı yatırdım. Amigadan çekilirken 1000e yakın disketim vardı. Harddiskim olmadı. Veya modemle BBS bağlanma keyfini yaşamayadım. Bilgisayar aldık olay bitti idi ailede doğal olarak ötesini zaten ne hayal edebilirdim ne de isteyebilirdim.

Beşiktaşta Club Elite diye bir yerden Amos'u çektirdiğimi unutmuyorum. Amosta gerçek anlamda programcılık kariyerimin ilk adımlarını atacaktım. Herşeye heves etmiştim ama amos beni yakalamıştı basic temelli syntaxı ile.

Sonra Kadıköyde Joy Bilgisayarı keşfettim. Ben keşfettiğimde arşivi yoktu ve 3.5luk disketlerle başlamıştı. Parayı baştan alan bir üyelik mekanizması vardı ve uygun bir fiyata geliyordu oyunlar. Çok arkadaşımı üye ettim Joy'a.  Kendi yaptığım  disk utility packlerimden birini buranın listesinde görünce ne büyük gurur duymuştum anlatamam. Tüm arkadaşlarım benim disketlerimi kullanıyorlardı herşeyi 1 diskete toparladığım için.
şimdinin DVD yazıcılarında 4 GB datayı 2 dakikada kopyalayan ve yetersiz bu dvd medyaları diye sızlanan gençliğine nasıl anlatırsın ki Xcopy'nin track track kopyalamasını ve bunun  verify edildiğinde 8-10 dakika sürmesini en az.

Amigada girmediğim şey kalmadı. Bugün maymun iştahımı da amigaya borçluyum belki. Trackerlarda müzik, (örnekleyici kartuş bile almıştım) deluxe paintte grafik, imagine'de 3d, amosta programlama, assembler kasmaları (ve dil olmadığı için becerememeler), Amiga dünyasına adı geçen tüm programları mutlaka bulup kullanmaya çalışmak, Fantavision isimli bir programda ilk vektorel animasyon (flashtan önce amigada vardı işte böyle şeyler) ve daha nice segmente el attım denedim yanıldım başardım çuvalladım.

Bir gün üniversitede bilg. mühendisliği öğrencilerinin tanışma toplantısında baktım bölüm başkanı paso pclerden bahsediyor sinirlendim üzüldüm ve söz alıp "hocam peki ya amiga? amiga konusunda da dersler var mı?" diye sordum. Bölüm başkanı durdu ve "Amiga mı? " diye sordu bana o ne der gibi. O gün anladım aslında Amiganın öldüğünü ve düdük PClerin büyük bir rakipten kurtulduğunu. Hayatında bilgisayar klavyesine dokunmamış adamları bulunca sınıfta, eğitim sisteminin ne derece bozuk olduğunu bir kere daha anlamıştım. Bu eğitimi alacak birileri varsa amiga üstüne uykusuzluktan kafası düşenler almalıydı diyerek hayıflandım böyle tipleri gördükçe.

O gün bugündür tüm kariyerim PC üzerine kurulu. Aldığım eğitim bu ruhsuz cihazları nasıl yöneteceğim nasıl programlayacağım üzerine. Ama işte amiga ruhu var içimde ve şu forumda "ben de aranıza demolar yaparak katılacağım hele c64 assembler öğreneyim" gibi bir mesajı okuyunca "lan şimdi artık ingilizcen de var  otur amiga assemblerını öğren" diye içimde bir ateş alevleniyorsa bu ruhtan kaynaklanıyor.

Amigam da Commodoreum da duruyor bu arada. Ek olarak bir gün bit pazarında sıfır C64'ü (sıfır olduğunu kutuyu eve gelip açtığımda anladım ki nasıl olabildiğini hala anlayamıyorum logo üstündeki plastik koruyucu bant bile duruyordu)    "bu klavye kaç lira " diyerek  2-3 milyon  liraya aldığımı da yazmadan geçemeyeceğim.
Ve bunlar benim gurur makinelerim. Bunlar benim geçmişim en değerli anıları. Bunlar, bu duygusuz, mal, meta PClere dayanabilmeme sebep değerler.

anılar # 1

« Yanıtla #62 : 17.04.2007 13:04:59 »
Hızlı düğmeleri aç

skate

İleti: 5.245

A Sinner Scener
Çevrimdışı
  • Administrator
  • *****
  • Hero Member
    • Profili Görüntüle
    • http://www.akaydin.com/
@Punisher999: Kardeşim Commodore, Amiga ruhu taşımak ve o yılları yaşamış olmak işte böyle bir ayrıcalık. ınsan normalde hiç tanımadığı birine anılarını anlattı diye sempati duyar mı? Duyuyor işte :) Anlatım dilin de çok güzel olmuş. Babana Amiga aldırma taktiklerine koptum. Utangaç ama sinsi taktikler ;) Bir de bilgisayar mühendisliği bölüm başkanına "peki ya amiga?" demen süper birşey. Ben Astronomi eğitimimi M.Ö. 3000 yılında Çinlilerin tutmaya başladığı kayıtlar üzerinden aldım. Bilgisayar mühendisliğinde adam akıllı 50 yıllık bir geçmişi olan bilgisayarların tarihçesinin öğrencilere verilememesi, temelin PC'den başlatılması bence de çok saçma bir hareket.