bizim dönemde bu derece ortak kararlara, herkesin düşüncesine, isteğine pek de önem verilmezdi. yapmak isteyen oturur bir gazla kodlar, getirdiği noktada ya bir diğeri flamayı alır ve bir süre sonra daha da iyi bir noktaya getirir, ya da o şekilde olanla idare edilir, objenin kabuğuna değil, içeriğine önem verilir, yazılarla dolu dolu bir mag yapılmaya çalışılırdı. bir süre sonra zaten başta derginin dışında olmayı düşünen kişiler bile, ortaya çıkartılanı benimser ve yazı vererek katılırlardı. linuxda yapmak isteyen de oturur linux'unda yapardı. ama demoscene, genelde en çok kullanılan ve demoların da en çok yazıldığı platformu tercih ederdi. bu doğal bir pratiklik sonucudur.
opensource, open platform, copyleft demek başka bir mesele, scene'in genel platformu dışında alternatif bir platformda da üretilsin demek başka bir mesele... daha geçen sayıda plazma vazgeçilme noktasına gelmişti, daha bu mesele soğumamışken, hadi hemen linuxda da yazılsın demek, şu ana kadar yapılmış olanı da hor görmek demektir. ayrıca eldeki, kaç adet çekiliyor, kaç defa okunuyor (nightlord gibi defalarca okumayı saymıyorum)? linux'u sevip tercih etmek ayrı, bir ürünün yayılma oranı ayrı bir mesele; lütfen bunu karıştırmayalım. linux portunu yapana kadar var olanı daha güzelleştirmek, ufak da olsa tüm bug'larını temizlemek, belki bir kısmını revize etmek daha sağlıklı olacaktır. kaldı ki yazı yazarak var olanın daha tutulmasını sağlamak, yeni bir platformda kodlamaktan çok daha makbule geçer sanırım.