Kafama takılanlar
Volume 1.
şu sigara yasağı olayını biliyorsunuz. Nasılsa devlet bu konuda inanılmaz zorlayıcı oldu.
Normalde Türkiye'de nasıl uygulanır bu tarz yasaklar? Uygulanmaz.
Diyelim ki mecbur kaldınız bindiniz Beşiktaş'tan Maslak minibüsüne. Paranızı verirken kimseye yük olmamak için, kalan son boş koltuğu es geçip şoförün yanına gittiniz. Çantanın kolaylıkla ulaşılabilecek ön cebine sakladığın bozuk paraları tam olarak hesaplayıp vereceksin ki bir de bozuk para üstü beklemek durumunda kalma. Bu görevi de yerine getirdikten sonra dönüp boş yere oturmak isteyeceksin (aslında oturmak senin için önemli değil, ayakta gitmeyi oturmaya tercih ettiğin pek çok kez olmuş, ama minibüsün patates çuvalına dönme olasılığı riskini göz önünde bulunduruyorsun) . Bir kız gelip oturacak. Sonra da sana 20 liralık uzatıp:
- şunu uzatır mısın? Diyecek.
"Neden, sen ayağa kalkamıyor musun?" demek gelecek içinden. Ama sıkacaksın dişini. Zaten senin yerine oturmuş.
Dolmasını bekleyeceksiniz minibüsün. Soracağınız "Ne zaman kalkacak?" sorusu minibüsçünün size karşı ukala ve azarlar şekilde vereceği "Dolunca!" lafıyla alacağınızı bildiğinizden kulaklığını takıp Iron Maiden'ı kökleyeceksin (Dışarıdan duyulmayacak kadar). Zaten Level 40 bir ıstanbullu olarak bu soruyu soranlara da güleceksin dudak altından. Sonra dolacak minibüs er ya da geç. Durakçı’nın (Minibüsçülere "kalk" diyen müşteri toplayan Çiçek Abbas'taki şakkkir bozması tipler) "Kalk" uyarısı dikkate alınmayacak. Zira Üsküdar motorundan inenlerden bir kaçını yakalama şansı var minibüsçünün.
Durakçının bir kaç uyarısından sonra kalkacak minibüsçü. Çeşitli maceralar yaşadıktan sonra 4.Levent'e gelecek minibüs ortalama 25 dakika sonra. Ve duracak minibüs orada, durmak en doğal hakkıymış gibi. 5 dk da orada yolcu bekleyecek. Dişlerini sıkacaksın. Sonra kalkacak tekrar üst geçide gelince duracak. Geçitten inmekte olanları korna çalarak taciz edecek. Demek istediği "Alo, binsene arkadaşım bak seni bekliyor minibüs". Yaklaşacaksın ineceğin yere. 500 metre kala tok bir sesle ineceğin yeri söyleyeceksin minibüsçüye. Sonra kapının dibine gideceksin. 20 metre kala “müsait bir yerde inebilir miyim?” diyeceksin tekrar işini garantiye almak için.
şimdi kafama takılanlar:
--- Minibüsçü istediği gibi davranmakta özgür mü? Kafasına göre istediği zaman duraklama hakkını ona kim veriyor. RTS oynarken kafanızda sürekli dikkat ettiğiniz bir husus vardır. ışçilerinizin asla atıl kalmasını istemezsiniz. Çünkü her dakikası üretimdir işçinin. Yani basit bir hesapla bir minibüsün 18 kişiyi taşıdığını varsayarsak, kaybedilen vakti de 15 dakika olarak kabul edersek. 18*15= 270 dakikalık toplam üretim kaybı. Tamam, aralıksız çalışmıyor insanoğlu, arada dinleniyor da. Ama minibüste patates misali gitmekle, ofisin bahçesinde bir kahve yudumlanın dinlendirici etkisi farklı. Uzun lafın kısası küçük ölçekli bir olay değil bu. Biraz daha geniş bakmak gerekiyor. ılla çalışıyor olmak da gerekmiyor bu hesaba dâhil edilmek için. Sonuçta sahip olduğumuz tek gerçek şey zaman. Eğlenmeye, dostlarla sohbet etmeye ya da canımız her ne arzu ediyorsa ona harcanabilecek zamanın gasp edilmesi çok üzücü.
Yani sigarayı obsesif bir şekilde denetleyen devlet neden çok daha ciddi konularda umursamaz davranıyor? Devlet denen şey insanlar tarafından, insanlara hizmet etmesi için seçilen insanlar değil mi? Kanunların bazısı zorla uygulatılıyor da bazıları neden umursanmıyor? Yani kanunlar konusunda inisiyatif kullanmaya birilerinin hakkı mı var? Niye kanun yapıyoruz o zaman.
Bunun gibi her gün rastladığımız ama kanıksadığımız için artık normal kabul ettiğimiz bir sürü şey var. Küçük şeyler gibi gözüküyor; ama değiller. Yani neden değiştiremiyoruz bunları? Çok mu zor? Bu küçük şeyleri düzeltmeye başlasak, bu küçük şeylerin toplamı bütünü oluşturmuyor mu? Büyük problemlerden değil küçüklerden başlamak lazım bütünü düzeltmek için.