zaten kimse açık kaynak kodların demoscene'i bağladığını söylemiyor. dah endirekt bi yaklaşımla kişisel oalrak sevmediklerini dile getiriyorlar.
ben de açık kaynakla da demoscene le de yoğun uğraşmış biriyim. açık kaynak, programcı mantığında yaklaşanlar için, sistemlerle uyumlu yapılarla uğraşanlar için güzel bir yaklaşım; özellikle de M$ gibi megapollere karşı bir duruş sergilemesinden ötürü. ama scene, bunla alakalı değil ve birçok scener kodlarını uluorta açıkkaynak sitelerinde dağıtmak istemez. haa, arkadaşı, dostu gördüğü insanlarla paylaşıp paylaşmamak da kendi tercihidir, ama
genellikle friendship söz konusu olduğu için triplere girmez, isteyene gereken bilgiyi/ kodu verir. scene için üretilen demolar ve kodlar, zaten genellikle halka açık hizmet babıdnayazılan kodlar da değil zaten. ama açık kaynağın amacı biraz bu; halka hizmet vermek. bu yüzden bu ikisi farklı kulvarlar; bunun altını net çizmek gerekir.
erişilebilir ve tembel insanların amacı da zaten demo yazmak değil, acil ihtiyacına beleş çözüm bulmaktır; megapoller oluşturan ürünlere alternatif bulabilmektir. scener bir insanın açık kaynağa açık ya da kapalı olması da bu yüzden kişisel bir fikirdir ve kimseyi bağlamaz. ama bilginin değeri söz konusu olunca... evet, dolaşıma girmesine karşıyım; ama sebebim net: bir insanın aylarını verdiği bir bilginin
bedelini ödemeden, benzeri bir zahmete ve araştırmaya girişmeden, ayların uykusuz gecelerini geçirmeden edinilen bilginin o kişiye bir değeri yoktur. diğer tarafta coder şahıs, gerekirse hatunuyla uyumayarak, işini ya da okulunu aksatarak ödediği bedeller karşılığında emeğinin böyle düşüncesiz insanlar tarafından çarçur edilmesi çok ağırına gider insanın. haliyle, bu tür bir yoldan ilerleyen coder kişilerin açık kaynağa bir miktar karşı olmaları bundandır. ayrıca coder şahıs, yoğun ego sahibidir; bir sanatçı gibi. ben yazarım bunu der, yazılanında daha iyisini yapar. bu, onu tatmin eder. ama açık kaynakta, bazı ele başları ortak bir kıstas -genellikle herkesin ortak paydası minimum ihtiyaçlar- belirler ve üzerinde çalıştıkları yazılımı ona göre şekillendirirler. 2 farklı ve büyük açık kaynak yapısında bulundum, onlara kısmi kodlar yazarak. lakin farklı bir fikri ortaya atmak, bunu ben şöyle daha iyi yaparım demek bu yapılarda çok da mümkün değildir. aslında yapılan, birkaç kişinin altından kalkamayacağı bir çalışmayı daha büyük bir gruba yayarak üretmelerini sağlamaktır. ama yazılımın mimarisini bu büyük grup belirlemez, hep baştaki grup belirler. haliyle sanıldığının aksine aslında tam bir demokratik ortam söz konusu da değil, bu tür uygulama ortamlarında.
konumuzdan biraz sapmış olsak da, bilgiye/ ürüne verilen değer ve bunun dolaşım halinde yaşanacak hayal kırıklıkları da sanırım birçok kişinin açık kaynağa karşı olmasının diğer bir sebebi...
challenge ve sanatsal duruş konusunda da düşüncem bunun tamamen yapılan ürünle alakalı olduğu. yine de tabii ki ilk efekt yaratanların yaşadığı challenge apayrı idi; yepyeni fikirler pişirmeniz gerekiyordu. günümüzde tüm fikirlertükenmiş gözükse de çok sade bir duruşla yapılan bir çalışma, çok da çarpıcı olabiliyor. kullanılan efektler mi? aynı... kodlar mı? çok benzer. ama fark eden, izleyiciye verdiği deneyim, yaşattığı duygu. bu da tamamen art director'lük gibi bir title'a denk geliyor; tabii ki mesleki ya da eğitim sonucu alınan bir sıfat olarak değil kastettiğim. demoyu oluşturan unsurları yönetmek, bir orkestra şefi gibi uyumlarını sağlamak... tabii ki demo estetiği ile sanat ya da grafik tasarım estetikleri çok farklıdır (hydrogen'e selamlar!) ama pekiala minimal üslupta yapılabilecek bir demo da gayet etkili olacaktır. minimallik, koddan ya da grafikten sakınmak değildir. yemeğin tam tadını oturtmadaki beceridir minimallik. ne fazlası, neeksiği; yemek, tam kıcamında ve tadında olmalıdır. yoksa minimallik, tencerenin içine bir soğan bir tutam tuz ve bir domates koymakta değildir.
yine dağıttım biraz, karnım aç galiba...
) ama esas challenge bence burada başlıyor, demoscene'in var ettiği tüm unsurları, efektler, kodlar,müzik vs tam kıvamında harmanlayabilme becerisi. bu şimdiye kadar sadece coder'a mahsustu; zira koda hakim olan oydu. ama sadece kod, tencereye konan soğan gibi orada durur sadece. onları karıştıracak, müzikle senkronunu düşünecek, grafikle bütünlüğünü düşünecek, hatta temasal yapının şu bu kısmı ya da efekti sırıtmadan gözükmesini düşünecek kişiye de iş düşüyor. gruplarda bu zaten ortak bir çalışma olur, şurasını böyle yapalım türünde. ama bunu yaparken ne kadar zevkli olursanız, yapılan demo da izleyene o kadar keyif verir.