Bu sene hiçbirşey yapamadım bari adam gibi bir parti raporu yazayım.
Her ne kadar 7DX partisinin bu seneki ayağına sadece cumartesi günü iştirak edebilmiş olsam da benim için yine de iki günlük bir demoscene macerası oldu. şöyle ki:
Önceki haftasonu Hydrogen ile aramızda geçen telefon konuşmasında müsait ise partiden önceki cuma akşamı ona gelebileceğimi söyledim. Bu hem parti öncesi için güzel bir ısınma turu hem de henüz partiye birşey hazırlamamış olan ben ve çok geç başladığı için SID müziğini nasıl bitireceğini düşünen Hydro için gaz bir çalışma ortamı olacaktı.
24/12
Ve cuma günü geldi. ıkimiz de feci derecede gazdık. Önceki partilerden konuşuluyor, müzikler dinleniyordu. Ben onu başladığı parçayı bitirme konusunda gazlarken o da beni pixel grafik alanındaki çekingenliğimi yenmem konusunda motive etmekten geri kalmıyordu (pixel grafik hastası bir insan olarak ezelden beri hep yapanlara hayranlıkla bakmış [bkz. ilk partim rehberi
] ve bizzat denemeyi çok istemişimdir. Ama tabi Turbo, Spritus, Arcane, Hydrogen gibi babalardan tırstığım için elim hiç gitmedi bu vakte kadar).
Sonuç olarak o anki gazımız bizi bir iki saat kadar daha ürünlerimizin başında tutsa da kendisinin daha sonra lafa "Sen Iron Man oynamıştın di mi?" diye girmesiyle "üretken" ortamımıza ilk darbe inmiş oldu
. Ben daha arabayı düz sürmeyi becerene kadar kendisinin beni bir kaç defa ezici bir şekilde yenmesi sonucu oyunumuz kısa sürdü tabi
. Tam bu noktada belki de tekrar ürünlerimizin başına dönecekken bir ikinci darbe de Katakis ile geldi. Oyunun ne kadar zor olduğu ve benim gibi özellikle shoot'm up delisi bir adamı bile pes ettirdiği başlıkları üzerine dönen geyikler ve "Abi bir tur daha deneyelim bu sefer burayı geçicez." takıntısı gecenin sonunu getirdi zaten. Bu arada sahiden gemi eşşek kadar be kardeşim, nasıl geçsin o daracık yerlerden :p
şunu da eklemeden geçmeyeyim. Cuma akşamı uğraştığımız ürünlerin dışında, yıllardır compolardaki 4/4'lük parçaların hakimiyetini yıkmak üzere Hydrogen'in 9/8 benim ise 7/8 bir parça hazırlama girişimimiz vardı partiden iki üç gün önce. Ama malesef ikimiz de bu sene müzik compoya ürün hazırlamak için makinelerimizn başına çok geç oturduk :rolleyes:.
25/12
Gelelim cumartesi gününe. Sabah erkenden kalkılıp kahvaltı yapıldıktan sonra Hydrogen parti mekanına götürülecek gerekli donanımlarını toparladı. (bir an içine biri ekmek kutusu olmak üzere üç tane c64 koyduğu büyük çantayı alıp kaçmak istemedim desem yalan ama gel gör ki az sonra aynı arabayla parti mekanına gidecektik zaten
). Ben zaten bir gece önceden kendisine gelirken hazırlığımı tamamlayıp geldiğim için toparlanma faslında yan gelip yattım. Hazırlık tamamlanınca ekipmanları arbaya yükleyip Moldibi Brothers' Mansion'ın yolunu tuttuk. Tabi ben arabada dört kişi olucaz o yüzden fazla yer kaplamayayım diye ön koltuğa koca sırt çantam ve gitarımla sığmaya çalışarak tüm zip dosyalarına meydan okudum. Ama daha sonra Endo'nun bize katılmayacağını bu yüzden üç kişi olacağımızı öğrendiğimde ve Datura'nın arkamdaki koltukta rahat rahat oturduğunu farkedince "Acaba sıkışma işini abarttım mı yau?" diye düşünmeden de edemedim
.
Parti mekanına varıldı, ekipmanlar içeri taşındı. Bu sene grubu olmayan RONIN bir scener olduğum ve pek ürün hazırlamakla da uğraşmayacağım için masa seçimi konsunda gayet özensiz davrandım. Gerçi partinin ilk birkaç saati pixellerimle baya uğraşsam da bir noktadan sonra tüm renkleri aynı görmeye başlamam sonucu grafiğim yine tamamlanamayarak bir başka bahara kaldı. Aslında bitirebilirdim ama pazar günü partide olamayacağımı bilmenin verdiği sıkıntı ve burukluk sanırım üretkenliğimin son iki damlasını da kuruttu.
Mekana yerleşmenin ve netbookumda bir iki pixel savuşturmanın ardından sıra gezinip tanıdıklarla merhabalaşmaya ve etrafta kim ne yapıyor, müzik yapan var mı, pixel çizen var mı diye bakmaya geldi (Aslında kod yazanları da oturup izleyesim var ama inanın bu konuda Demoscene'in yüz karası bir insan olarak hiçbirşey bilmiyor ve anlamıyorum. Öğrenmeyi de isterim ama gözümde dağ gibi büyüyor. Sonuçta bambaşka bir dünya). Hemen yeri belli olan organizatörlerden başladım. Girişte hemen sağda duvar dibindeki masada beyaz asus netoobk'u ile Endo, akabinde kürsüde multitasking olarak bir dünya şeyle haşır neşir olan ve beyninin multi-core desteğinden şüphe etmediğim adaşım Skate. Bu gezinme sırasında bir de ne göreyim, Norvax'ın laptopundan -Skype sağolsun- Nightlord partiye okyanusun öteki ucundan online olarak iştirak ediyor. Nasıl mutlu oldum onu görünce anlatamam. Tabi bunu takiben bu sene müzik hazırlayamadığımı söylerken de bir o kadar utandım, bir şekilde topu Hydro'ya atıp kaçtım ordan. Dedim ya zaten kapıdan girdiğimden beri "Ben bu sene eli boş geldim, partiye de sadece cumartesi günü katılabilicem." derken her seferinde canım sıkılıyordu, kaçıp bir köşede saklanma ihtiyacı hissediyordum :p
Daha sonra bir ara Hydrogen, Spritus ve Allamullax'ın yanına gittim. Allamullax'a "Müzik var mı bu sene?" diye sorduğumda Spritus ile bir demolarını olduğunu duyunca çok hoşuma gitti. Tabi Ayrıca Allamullax'tan yine o etnik öğelerinin olduğu parçalardan da beklerdim ama olsun. Demo yapmışlar daha ne. Bir ara Spritus şaka ile karışık olarak bana ciddi bi bakış atıp "Pixel falan işine girmişin, ekmeğimize mi göz diktin bakim?" dediğinde herhalde hemen arkasından yüzünde beliren o sıcak gülümsemeyi görmeseydim yüreğime inme inecekti
.
Muhabbet sürerken Norvax geldi yanımıza. Kendisi ile ilk sohbetimiz bu partiye kısmet oldu. Açıkçası ben çok zevk aldım onunla sohbet etmekten ki akşam bir ara kapı önünde nefes almaya çıktığını görünce tüm yüzsüzlüğümle tekrar yanına gidip muhabbete girdim, hatta yanımda Chaotique de vardı. 2007'den beri TR'deki her demoscene partisine katılmama rağmen ilk defa bir akşam-sohbet-çemberi içinde buldum kendimi (bkz. ilk partim rehberi). Meğersem ne kadar zevkli ve gaza getiriciymiş. Tabi ki bunda sohbet ettiğiniz kişilerin de etkisi büyük. Norvax'a güzel sohbeti, şahsıma verdiği C64 gazı ve çenemi düşürebildiği için tekrar çok teşekkür ederim. Umarım onun da beni dinlerken başı fazla ağrımamıştır
.
Geceden tekrar günün ortasına dönecek olursam benim için partinin en bomba olaylarından biri Datura'nın MSSIAH kartuşu diğeri ise LW3D'nin Atari Falcon'undaki Cubase programının ilk versiyonu idi.
MSSIAH'dan bahsedecek olursak, bu kartuş bence benim gibi hem retro hem de modern platformları bir potada eritmeye çalışan bir müzik tutkunu içim inanılmaz bir donanım. ıçeriğindeki yazılımlar ve daha da önemlisi kartuşun üzerindeki MIDI IN girişi sayesinde C64'ünüzü herhangi bir ekstra modifikasyon yapmadan bir hardware synth haline getirebiliyorsunuz. Bu benim için şu demek; PC'den MSSIAH aracılığı ile C64'e midi komutları gönderilip bunlar SID'e çaldırılabilir ve tekrar ses çıkışı PC'deki host bir sequencer'da (Cubase,Pro Tools, Ableton live, vs..) yeni açılacak bir audio track'a atanabilir. Böylece pc ve C64'ünüzü senkronize bir şekilde müzik üretiminde kullanabilirsiniz. Bu da sizleri chip seslerini simüle eden yazılım synthlerden veya sadece rüyanızda görebileceğiniz Sidstation gibi donanımlara ulaşma çabasından kurtarır. Yeme de yanında yat yani, hem niye yiyosun canım kartuşu zaten
.
Cubase'e gelince, LW3D'ye bu fırsat için tekrar teşekkür ederim. Sayesinde bir efsanenin çocukluğuna tanık oldum diyebilirim. Yanıma gelip "Ben de seni arıyordum, bak sana hoşuna gidecek birşey göstericem" dediğinde böyle bir süpriz beklemiyordum açıkçası. Hatta programın bu ilk versiyonunu biraz çözdükten sonra müzik yapma girişimim bile oldu ama sanırım sampleları içeren bazı module dosyaları olmadığı için ses alamadım. Olsun
Akşam bir ara Impetigo'yu sırtında bass gitarı ile kapıdan girerken görünce çok mutlu oldum. Bu sefer benim de gitarım yanımdaydı, belki bir jam session yapma fırsatı yakalardık. Gel gör ki ikimiz de enstrümanlarımızın sesini duyabilmek için kulaklıklarımız dışında bir hoparlör vs getirmediğimiz için bu da başka bir partiye kaldı.
Seminerlerin hepsi çok güzeldi yine her zamanki gibi. Özellikle yukarıda bahsettiğim MSSIAH sonrası Datura'dan tekrar müzik dünyasına bir dönüş bekliyorum
. Hydrogen'in SID müzik seminerinin de şahsım adına çok eğitici olduğunu söyleyebilirim. Özellikle C64'ün ilk sahneye çıktığı zamanki müzikler ile ilk olgun dönemde yapılan müzikler arasındaki o büyük fark gerçekten ağzımı açık bıraktı. Vay be!
Malesef açlığıma yenik düştüğüm için Nerdworking seminerini bölük pörçük izleyebildim. Sobee ise yine güzel bir tanıtımla Türkiye'deki oyun sektörü konusunda beni heyecanlandırdı. SüperCan her ne kadar "çocuk oyunu" olsa da gördüklerim gayet uluslararası standartlarda idi.
Sonuç:
Yine güzel bir demoscene partisi, sevdiğim ve hayran olduğum scenerları yine kanlı canlı görme fırsatı. Yine güzel seminerler. Ayrıca Compec'i de tebrik ederim, arı gibi çalıştılar. Organizasyon için ellerinden geleni yapan ve yaptıkları şeyi de bir o kadar sevdiklerine inandığım gençler. Ve tabi ki tüm organizatörlere de tekrar tekrar teşekkürler, yılmadan her sene artan bir kalite ile bize bu ortamı hazırladıkları için. Ellerinize sağlık.