Parti organizasyonunda yer almama rağmen, salak saçma olarak adlandırılabilecek (aslında değil ama öyle) birsürü şeyden ötürü bu sene gerektiği kadar mekanda olup, ilgilenemedim birçok şeyle. Bunun için öncelikle kusuruma bakmayın ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Neyse bunu geçelim. Parti ile ilgili 3-5 madde söylemek isterim gözüme ve aklıma takılan.
(98'den beri, neredeyse hiç denecek kadar az ortalarda olduğumdan sallamıyor görünüyor olabilirim ama öyle değil tabi) Gerçi Nightlord yardırmış yine, okurken accaaip keyif aldım ama olsun.
Cumartesi günkü seminerlere damgayı vuran başlık tabii ki moldibi brothers'ındı. çok keyifli günler yaşamışlar, herkes birbirinden habersizken birşekilde bir yerde temas etmiş falan
O sırada sanıyorum ki boun tayfasından bir soru geldi. ilginçti ve güzeldi aslında.
"Neden c64'de kaldınız?" "Gönülden bağlı olmak ile alakası çok var" diyerek, çok lezzetli bir cevap verdiler tabii ki.
(aslında scene açsından bakıldığında, oradaki duruşun önemliliği, product kalitesi, grup senkronizasyonu, işin içine girildiğinde de "real talent" diye de iki kelime ile de açıklanabilirdi)Bize göre daha yeni jenerasyonun bu konsepti algılamakta güçlük çekmesini ama bir o kadar da merak etmesini hem doğal hem de garip karşılıyorum.
Doğal karşılıyorum, çünkü yeni jenerasyon teknoloji buhranı geçirerek büyüyor (cep telefonları, high-end pc'ler, konsollar, vs vs) ve o makinaları gördüklerinde
"aabi bu ne yeaa? çok enteresanmış, müzeden mi falan" tarzında birbirleriyle konuşuyorlar, incelemek istiyorlar ama hafif bir çekince ve
"aman abi nesine bakıcam, wiki'den okurum" tadında yaklaşıp one on one, microprose soccer oynayıp geri çekiliyorlar.
Garip karşılıyorum, çünkü merak ettiklerini, ilgilenmek istediklerini dile getirmelerine rağmen, sadece dile getirmekle kalıyorlar, bir adım ötesine geç(e)miyorlar (belki geçiyorlardır, ben denk gelmedim, yanlışım varsa düzeltin)
Cumartesi günü mekandan gece 12 gibi ayrılmak durumunda kaldım, tabii muhabbetleri kaçırdım. Pazar günü de benim için efektif geçti diyemeyeceğim. Demo compoya gelindiğinde maalesef mekandan ayrılmak durumunda kaldım, ama ZOMCO diyorum, helal diyorum
Ayrıca wireless c64 de, benim için ayrı bir dumura yelken açma anıydı. c64'ü hakir görüp fosil muamelesi yapanlara çötönnk diye alüminyum kapağı niteliğinde oturdu.
Bekir'in yeniden bir çalışma ile o kadar sene sonra kendini hatırlatması da benim için ayrı bir noktaydı. Halen eski tadını koruyan şeyler yapıyor olması da hoş
Gelelim bombaya. Return tabii ki. Hepimiz neticede x senedir arkadaşız, joker ve aegis, halen ascraeus'dalar (grup ölmüş bitmiş anasını satim, ehheh) ama bunları bir yana bırakacak olursak, Ben 2011 itibarı ile Return'den güzel gelişmeler bekliyorum. Zaten bu gazı, ben başka kimsede görmedim desem yeridir. Çünkü nightlord'un da dediği gibi kısa denebilecek bir sürede basamaklar return tarafından yardıra yardıra çıkılmaya başlandı. Elimden geldiği sürece de hepsine destek + gazlama konusunda vericem ayarı...
şimdi diceksiniz ki
"lan kelin merhemi olsa başına sürer, otur da kendine bak, kaldır totonu da bıdı bıdı yapacağına güzel birşeylere imza at" Zaten, Hydrogen'in
"aabi nooldu palladium? çıkarın artık şu dergiyi, adamı hasta etmeyin" lafı ve
"Dr.Razor's Corner diye birşey vardı?!?!?" ironisinden yola çıkarak benim de gazlanma konusunda içerilerde kıvılcımlar olmuyor değil. Umarım bu yeni senede imkanlarımız el verdikçe birkaç şey organize edip gün ışığına çıkarabiliriz Ascraeus olarak.
Zaten bunu düşündüğümde dün gece bir ara fırsat bulup şu anki kafam ile
"dur lan, biz 4 sayı çıkardık, neler yazmışız bakalım" diye eski sayıları okudum. Hem çok iyi hem çok kötüydü kendi değerlendirmem olarak.
Çok iyiydi, uzun zaman sonra chartlarda ilk 10'a giren bir türk dergisi vardı, ifli kullanan ilk dergiydi (her ne kadar doğru mantıkla çizilmemiş de olsa)
Çok kötüydü, çünkü yer yer gereksiz yazılar vardı, (bazılarını ben bile anlamayıp bu ne lan dedim) içerik sıkıntısı vardı, görmemişler gibi zilyon tane müzik koyup hayvan gibi grafik yükleterek bekleme süresini arttırmıştık.
Zaten son sayıda gözüme çarpan birkaç review vardı bizim dergi ile ilgili.
Resmen okuyup "adamlar haklı beyler" dedim. Ama hiçbir zaman pişmanlık barındırmıyoruz
O dönem öyle olması gerekiyordu bilader. Sağolsun son sayıda Digahole'un desteği çok çok yerindeydi. Tekrardan teşekkür ederiz kendisine. O dönemde, bu kadar çömezliğimize rağmen, böyle bir derece yakalamış olduğumuz için ise ayrıca dergide emeği geçen herkese (özellikle Aarcane, abicim sen nası hepsini ifli çizdin chapter logolarını, kafama yapıştırmadın monitörü,
"hade lennnn" diye, hala merak ederim
Benim gözümden ve aklımdan geçenler budur, selametle